BAR KOHBA AYAKLANMASI: SÜNNET İÇİN ÇIKAN BİR İSYAN | MESELE

4 dk


Tarihin her döneminde otoriteye karşı çıkan isyanlar olmuştur. Gerek hükümdardan görülen zulüm gerekse benimsenmeyen bir ideoloji isyanlara sebep olabilir. İsyanların arka planında bunlar yatsa da bazen isyanın görünür sebebi çok absürt şeyler olabiliyor. Milattan sonra 132 yılında çıkan Bar Kohba Ayaklanması da bunlardan biri. Çünkü bu isyan sünnet olmak isteyen Yahudiler tarafından çıkarılıyor. Peki, onları bu isyana teşvik eden şey neydi? Gelin videonun devamında öğrenelim.

            Roma İmparatorluğu, tarihte kurulmuş en büyük devletlerden biri. Bildiğiniz gibi bu devlet Akdeniz sahillerinin tamamını etkisi altına almış ve Akdeniz’i bir Roma iç denizi haline getirmişti. MÖ 64 yılında Yahudilerin anavatanı olan Kuzey Levant’ı da ilhak eden Roma, ilerleyen zamanlarda Yahudilerden çok çekecekti. Çünkü üstün ırk olduğunu iddia eden Yahudiler kendilerinden daha aşağı bir ırkın kendilerine hükmetmesini bir türlü kabullenemiyordu. Bu yüzden tarihte Yahudi-Roma Savaşları olarak bilinen üç savaş çıkacaktı. Bar Kohba Ayaklanması da işte bu üç savaşın sonuncusuydu. Direkt son savaş olan Bar Kohba’ya atlamak yerine önce genel olarak Yahudi-Roma ilişkilerini ele alalım isterseniz. Böylece olaya daha hâkim olabilirsiniz.

Roma’nın Akdeniz’i kuşatma politikası Yahudilerin anavatanından da geçiyordu. MÖ 64 yılında Roma burayı da ilhak ederek emellerine ulaştı ve bölgede Yahudi ülkesi anlamında gelen Judea adında bir eyalet kurarak yönetmeye başladı. Ancak Yahudiler bu durumu sindiremediler ve Pagan inancına sahip Yunan ve Romalılar tarafından zulüm görmeye başladılar. Bunun üzerine MS 66 yılında dini gerilim yüzünden Yahudiler ayaklanmaya başladı. Buna karşılık olarak Kudüs Tapınağı yağmalandı ve yaklaşık 6.000 Yahudi hakkında idam kararı çıktı. Sonralarındaysa bu ayaklanma genişleyerek Yahudiler arasında yayıldı ve Romalı devlet adamları Suriye’de bulunan 12. Fulminata Lejyonu’nu isyanı bastırması için Yahudilerin üzerine yönlendirdi. Uzun uğraşlar sonucu 250.000 Yahudi öldürülmüş ve Judea’da Roma hâkimiyeti yeniden sağlanmıştı. Birinci Yahudi-Roma Savaşı sona erdiğinde tarih MS 73 yılıydı.

Bu yoğun isyan döneminden sonra Yahudilerin teşkilatlanarak sürekli bağımsız olmayı istemesini fark eden Romalılar Judea eyaletindeki Yahudi nüfusu seyreltmek için bir sürgün politikası izledi. Ticaret ve diğer bahaneleri öne sürerek Judea’daki yoğun Yahudi nüfusunu ülkenin diğer eyaletlerine dağıtmaya başladı. Ancak beklemedikleri bir şey oldu ve cezasını bu sefer daha ağır ödediler. Sirenayka, Kıbrıs, Mezopotamya ve Mısır’da sürgünde olan diaspora Yahudileri yani anavatanları olan Kenan topraklarından sürülen Yahudiler buralarda teşkilatlanarak ikinci bir Yahudi-Roma Savaşı başlattılar. Bu savaşın özel bir adı vardı: Kiştuş Savaşı veya diğer bir adıyla Kitos Savaşı. MS 115 yılında Roma hükümdarı Trajan’ın Partlar üzerine bir doğu seferine çıkmasını fırsat bilen Lukuas veya Andreas isimli bir Yahudi Sirenayka’da kendini kral ilan etti ve buradaki diaspora Yahudilerini kışkırttı. Kudüs Tapınağı’nın yıkılmasının intikamını alma gerekçesiyle buradaki Roma tapınakları yağmalandı ve Romalı sivillerin üzerinde gidildi. Buradaki isyan kısa sürede Mısır, Kıbrıs, Mezopotamya ve Judea’ya sıçradı. Yahudiler Sirenayka’da 200.000 Kıbrıs’ta ise 240.000 Romalı sivili katletti. Diğer bölgelerdeki ölüm sayılarının tespit edildiği bir kaynak ise henüz bulunamadı. Krallığını ilan eden Lukuas, üzerine bir lejyon gönderilmesinden dolayı Judea’ya kaçtı ve isyanın merkezi Afrika’dan Orta Doğu’ya kaydı. Önemli bir Roma kumandanı olan Lusius Quietus, hükümdar Trajan’ın ölümü üzerine orduyu devraldı ve MS 117 yılında isyanı bastırdı. Trajan’ın ardından gelen hükümdar Hadrianus 118 yılında çok yüksek bir ihtimalle kahraman olarak görülmeye başlanan Lusius Quietus’un siyasi gerekçeler sebebiyle ölümünü emretti ve infaz gerçekleştirildi. Romalılar yoğun geçen bir isyan sürecini böylece atlatmıştı.

Yeni imparator Hadrianus isyanların sonucu olarak Yahudiler üzerinde baskıcı bir otorite kurma politikasına girişti. Roma ve Yahudi inançları birbirinin tam olarak zıddıydı. Pagan Romalıların yüzlerce tanrısı ve birçok mitolojik anlatısı varken Yahudiler tek bir tanrının varlığına inanıyor ve bu inançlarını da Tanrı’dan gelen Tevrat’a göre yaşamak istiyordu. Roma ve Yunan kültüründe insan kusursuz olduğundan vücut bütünlüğüne önem verilir, bu yüzden sünnet hoş karşılanmazdı. Yahudilerdeyse sünnet dinin bir gereğiydi. Daha önce Yahudilerin Kudüs’e girişini yasaklayan Hadrianus’un sünneti de yasaklaması üzerine Yahudilerin tahammülü kalmamıştı artık. Adeta isyana hazır bir halde onları kışkırtacak kişiyi bekliyorlardı. Tam da bu sırada 132 yılında Şimon Bar Kosiba adlı bir Yahudi Mesihlik yani kurtarıcılık iddiasında bulunarak Yahudileri etrafında toplamaya başladı. Bunun üzerine soyadı, Yahudi bir bilge olan Rabbi Akiva tarafından Aramice “Yıldız’ın Oğlu” anlamına gelen Bar Kohba ile değiştirildi. Bar Kohba’nın çıkardığı isyan o kadar büyüdü ki diğer isyanların aksine Üçüncü Yahudi-Roma Savaşı olarak bilinen bu isyanda Yahudiler bağımsız bir devlet kurdu. Roma, toplam askerlerinin üçte biri ilâ yarısına tekabül eden 12 lejyonunu yeni kurulmuş bu bağımsız devleti eline geçirmek için seferber etti. Üç yıl boyunca bir direniş hareketi gösteren Bar Kohba bu büyük ordunun üstlerine gelmesinin ardından Betar Kalesi’ne sığındı. Ancak Roma lejyonları onu burada yakalayarak öldürdü ve 135 yılında isyan bastırılarak kurulan devlet yeniden Roma topraklarına katıldı. Bu olaylar sırasında Romalı tarihçi Cassius Dio’ya göre 580.000 Yahudi öldürüldü, 50 kale ve 985 köy yerle bir edildi. Yahudiler haritadan silinmek istendi ve Yahudi ülkesi anlamına gelen Judea eyaletinin adı zamanında Yahudilerin azılı düşmanları olan Filistlerden esinlenerek Suriye Filistini olarak değiştirildi. Günümüzdeki Filistin isimlendirmesi de Romalıların türettiği bu isimden gelmekte. Bu büyük yenilginin üzerine Bar Kohba Yahudiler tarafından Bar Koziba yani yalanın oğlu olarak anılmaya başlandı. Bar Kohba Ayaklanması veya diğer adıyla Üçüncü Yahudi-Roma Savaşı’nın bitmesinin ardından Yahudilerin Kudüs’e girişi onlar için önemli bir yas günü olan Tişa B’Av yani Dokuz Av günü hariç yasaklandı. Bu olaylar zinciri, Yahudilerin yaklaşık 1800 yıl boyunca devletsiz yaşayacağı sürgün dönemini başlatacaktı.            

Ve böylece bir videomuzun daha sonuna geldik. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.


Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
5
Üzgün
Kızgın Kızgın
4
Kızgın
Hahaha Hahaha
2
Hahaha
Beğendim Beğendim
1
Beğendim
İnanılmaz İnanılmaz
13
İnanılmaz
Sevdim Sevdim
12
Sevdim
Beğenmedim Beğenmedim
10
Beğenmedim
AHALİ

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Yazı Formatı Seçiniz
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Video
Youtube and Vimeo Embeds