Beklentiler

4 dk


Üzgünüm çünkü son paylaştığım yazım beklediğimden daha az okundu. Yeni bir konu, soru düşünürken bu üzüntüm yaratıcı bir şeyler çıkarmamı engelliyordu. Ben de önce bunu çözmek istedim. Neden üzgündüm?

Tom Magliozzi’ye göre mutluluğun formülü Gerçeklik-Beklentilerdir. Ben bu videoyu paylaştığımda daha çok insana ulaşabileceğimi beklemiştim. Beklediğim sonuca ulaşamadığımda ise de işlemin sonucu olan mutluluğa ulaşamadım.

Hepimiz bir olay ya da kişi sayesinde mutlu olmuş ya da tam tersi hayal kırıklığına uğramışızdır. Bunun sebebi bu olaya ya da kişiye karşı oluşturduğumuz beklentilerdir. Beklentinin karşılanması insanı mutlu ederken, karşılanmaması ise insanda olumsuz hisler yaratır. Peki bu beklentiler neye göre oluşur?

İnsan, doğduğunda bağımsız olmak için gerekli kaynaklardan da eksik kaldığı için karmaşık ilişkiler kurmak durumunda kalır. Fakat insan bu karmaşıklığı biraz da olsa kolaya indirgemek için sosyal algı oluşturur. Bu olguyu en iyi Fiske’nin sosyal algı modeli açıklar. Bu modele göre, bir kimseyi hiç tanımadığınız halde hemen bir kategoriye yerleştiririz. İlişki yeni bir derinlik kazanmadıkça söz konusu kişi bu kategoride kalacaktır. Bu kategorize etme olaylarından ve çevremizdeki insanların her birine dair kavramlar oluşturduğumuzda, beklentiler yaratmaya başlarız.

İnsanların mutluluklarını karşılanan beklentilerine bağlaması gibi doğal bir eğilimi vardır. Bunun bizi gerçekten mutlu edeceğine inanmak için iyi sebeplerimiz olduğu sürece ve bu beklentileri karşılamak için gerekli adımları attığımız sürece bu eğilimin hiçbir zararı yoktur. Fakat evrende bir denge vardır. İyinin olduğu yerde kötü, kötünün olduğu yerde de iyi vardır. Bizi mutlu eden beklentilerimiz aynı zamanda bizi hüsrana uğratan şeylerdir de. Peki nasıl?

Her bir beklentinin iki sonucu vardır. İyi ya da kötü. Aslında sonuçlardan iki tarafa da ulaşmak genellikle kişinin kendi vereceği karardır. Çünkü beklentileri kendimiz yaratırız. Bizi mutlu eden ya da üzen şeyler yine bizim yarattığımız beklentilerin sonucudur. Bunu üstüne basa basa söylemek istiyorum. Beklentilerimizi BİZ yaratırız. Şimdi iyi düşünmenizi istiyorum. En son sizi hayal kırıklığına uğratan sevgilinizin ya da bir arkadaşınızın sizlerde oluşturduğu bu etkiye siz izin vermiş, siz inşaa etmiştiniz. Bunu iki temel katmanda anlatayım size.

Beklentiler genel olarak olaylar ve kişiler üzerine kurulur. Olaylar katmanında kurulan beklentiler dış faktörlerden en çok etkilenebilecek şeylerdir. Bu yüzden, bir olaya ya da olguya beklenti oluşturduğumuzda bunun gerçekleşebilmesi gerekli adımları atmamız gerekir. Bu adımları atamayan insanlar genelde ‘yapacak bi şey yok, kader işte napalım’ gibi cümlelerle başarısızlığını aklileştirmeye çalışırlar. Buna psikolojide yön değiştirme denir. Bunlardan biri olmayın. Bir beklentiniz varsa, tatmin olmak için sonuna kadar gidin. Bazen gerçekten yapacak bir şey olmayabilir, fakat bunu kabul etmek ve dile getirmek yenik hissetmenize ve mücadeleci karakterinize zarar verecektir.

Yapacak bir şey olmadığını düşündüğümde kendime her zaman iki şey hatırlatırım. Birincisi binlerce yıl boyunca bilgi edinip bu genleri sonraki kuşaklara aktarıp şu an bizi gezegenin en gelişmiş canlıları yapan atalarımızı, ikincisi ise bu gezegenin dışındaki gezegenlere seyahat edebilen-edebilecek insanları. Türümüz bu kadar fazla şeyi başarmışken bizlerin günlük olaylara “yapacak bir şey yok” demesi atalarımıza edilmiş hakaret gibi geliyor. Bu yüzden bu cümleyi kurmayı ve duymayı hiç sevmiyorum. Peki ne yapmalıyız istediğimiz şeyi elde edebilmek için? Sonuna kadar gitmeliyiz. Yaptığımız her eylem, aldığımız her karar bizi istediğimiz şeye bir adım bile yaklaştırıyorsa doğru yoldayız demektir.

Kişiler katmanında kurulan beklentiler ise daha farklıdır. Burada yapacağımız şeyler değil, kurduğumuz beklentinin doğruluğu daha önemlidir. Bir beklentinin doğruluğu nedir peki?

Bir insanın sizde hayal kırıklığı yaratması demek, beklentinizi karşılamadı demektir. Bir insan neden başkasının beklentisini karşılayamaz? Yetersiz olduğu için olabilir. Peki kurulan ilişkide beklenti oluştururken karşımızdakinin potansiyelini dikkate alır mıyız? Hepimizin yeterli olmadığı birçok konu elbette var. İnsan kendi için bile o kadar yetersiz ki kendini kendinden savunmak için savunma mekanizmaları geliştirmişiz. Böyle bir mekanizma, nasıl başkasının beklentilerine tamamen yetebilir ki? Bir beklenti oluştururken karşımızdaki kişiyi tanımak, beklentiyi doğru kurmamızı sağlar. Eğer karşımızdakini tanımıyorsak yanlış beklenti kurarız, sonunda da tatmin olmama hissi yaşarız. İnsanın sosyal bir varlık olmasının en büyük sebeplerinden biri budur. Kimsenin h-ayatında yalnızca bir kişi yoktur. Çünkü bir kişinin tüm beklentilerinizi karşılaması mümkün değildir. Bu yüzden, beklentileri bir kişi üzerine kurmak yerine, aynı beklentileri karşılayabilecek insanları hayatınızda tutmanız yapacağınız doğru hamle olur. Bir örnekle açıklayayım.

Bir ilişkiniz olduğunu düşünelim. Siz bir gün alışverişe çıkmak istediniz. Fakat sevgiliniz alışverişe çıkmayı sevmiyor ya da o an istemiyor. Bu yüzden siz de çıkmıyorsunuz. Bu olay, alışverişe çıkmamış olmanızın sizi rahatsız etmesiyle, daha sonrasında bunu sevgilinizin suçu olarak görmenizle devam edecektir. Burada yaşanılan şey, alışverişe çıkmak isteyen sizin beklentilerinizin karşılanmamasıdır. Fakat asıl sorun sevgilinizde midir? Kesinlikle değildir çünkü sevgilinizden beklediğiniz şey fazla ya da az değil, yanlıştır. Beklentiyi bir kişide tutup daha sonrasında hayal kırıklığına evrilmesine izin vermek yerine, beklentiyi karşılayabilecek bir arkadaş edinmesi, asıl doğru olan hamledir. Bu yüzden sosyal çevre, insanın beklentilerini karşılayabilmesi için çok fazla olanak sağlar. Karşımızdakini tanıyıp saygı duymak bizi hayal kırıklığından uzaklaştırır ve daha sağlıklı hayatlar yaşamamıza yardımcı olur.

Sonuç olarak Tom Magliozzi’nin formülünde bir düzeltme yapmak istiyorum. Mutluluk=Gerçeklik-Beklentiler değil, Gerçeklik-Yanlış Beklentilerdir. Her beklenti sizi mutsuz etmez. Aksine doğru ve fazla beklenti duyduğumuz insanlar en sevdiğimiz insanlardır dolayısıyla bizi en mutlu eden de yine onlardır. Yani kendinizi mutlu etmek, yine en çok sizin elinizdedir. Başkalarının sizden ne beklediğine değil, sizin hayattan ne beklediğinize odaklanın.

Benim adım Question Head. Okuduğunuz için teşekkürler.


Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
1
Üzgün
Kızgın Kızgın
13
Kızgın
Hahaha Hahaha
12
Hahaha
Beğendim Beğendim
10
Beğendim
İnanılmaz İnanılmaz
9
İnanılmaz
Sevdim Sevdim
8
Sevdim
Beğenmedim Beğenmedim
7
Beğenmedim
Question Head Türkiye
Kendimi keşfetmek için çıktığım bu yolda kendinizi keşfetmeniz için farkındalık sağlamaya geldim.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Yazı Formatı Seçiniz
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Video
Youtube and Vimeo Embeds