Bir goril bir şekilde konuşmaya başlasaydı insanlara ne söylerdi hiç düşündünüz mü? Düşünüyorum o halde varım mı derdi? Bunu henüz bilemesek de en azından bir gorilin işaret dilini kullanarak karşısındaki kişiyle iletişim kurup kuramayacağını biliyoruz. Goril Koko, bunun en önemli örneği. Peki, Koko işaret dilini nasıl öğrendi? Öğrendiği bu dili neler anlatmak için kullandı? Gelin videonun devamında hep beraber öğrenelim.
(intro)
Takvim yaprakları 4 Temmuz 1971’i gösterirken San Francisco Hayvanat Bahçesi’nde dişi bir batı ova gorili yavrusu dünyaya gelmişti. Doğan bu yavru şu anda kendisini tanımaya çalıştığımız Koko’ydu. Her ikisi de bildiğimiz goril olan annesi Jacqueline ve babası Bwana’nın yavrusu olarak doğmuştu. Hayvanat bahçesinde doğal ortamdan uzak bir şekilde doğan 50. gorildi. Bir yaşına kadar annesiyle yaşayan Koko, hayatını tehdit eden bir hastalığa yakalanmış bu yüzden de tedavi edilmek için hayvanat bahçesinin hastanesine götürülmüştü. Bu andan itibaren artık hayatı diğer goril arkadaşları ve bakıcılarıyla değil araştırma görevlileriyle geçecekti. Hayvan psikoloğu Francine Patterson ve Charles Pasternak, Stanford Üniversitesi’ndeki doktora araştırmalarının bir parçası olarak, önce San Francisco Hayvanat Bahçesi’nde Koko’ya baktılar. Koko, onunla en az dört yıl geçirmeleri şartıyla Patterson ve Pasternak’a ödünç verildi. Sonunda Koko, Patterson’un goril araştırma ve korumasını desteklemek için kurduğu The Gorilla Foundation tarafından desteklenen Patterson’da kaldı. Ömrünün çoğunu Woodside, Kaliforniya’da Santa Cruz Dağları’ndaki The Gorilla Foundation’ın koruma alanında geçirdi.
Bu gorili diğerlerinden ilginç yapan şeyse iletişim kurmak için ciddi bir dil kullanmasıydı. Patterson, ona işaret dilini öğretmişti ve Koko da bu dili kullanarak kendini ifade edebiliyordu. Ancak onun işaret dilini kullanımı diğer hayvanlardan çok daha farklıydı. Mesela papağanlar da konuşurdu ama aslında yaptıkları şey insan seslerini taklit etmekten farksızdı. Onlar çıkardıkları sesin bir anlama geldiğini bilmezlerdi bile. Kimi hayvanlarsa beden dilini kullanarak kendilerini ifade edebilirlerdi. Mesela bir kedi bacağınıza sürtünerek size sevilmek istediğini anlatabilirdi. Veya sürekli karşınızda miyavlayıp dikkatinizi çektikten sonra da mama kabının yanına gidiyorsa aslında sizden yemek istediğini anlatırdı. Ancak Koko’nun iletişim dili bu örnektekiler kadar basit değildi. Koko soyut kavramları da anlamlandırabilmişti. Mesela bir hayvana her elma istediğinde ona bir hareket yapması gerektiğini öğretmek çok da zor değildir. Ancak ona iyinin ne olduğunu öğretmek ve onun da bunu anlamasını sağlamak çok zordur. İşte Patterson ve Koko bunu başarabilmişti. Koko iyi ve sahte gibi soyut kelimelerin ne anlama geldiğini anlayabiliyordu. Ayrıca Koko sadece Patterson’ın ona öğrettiği kelimeleri kullanmakla kalmamıştı aynı zamanda kendisi de kelimeler türetmişti. Mesela ona hiç kimse yüzük kelimesinin işaret dilindeki karşılığını öğretmemişti. Ancak o yüzükle ilgili bir şey söylemek istediğinde parmak ve bileklik kelimelerine karşılık gelen işaretleri peş peşe kullanmış yani kısacası yeni bir kelime türetmişti. Aynı zamanda neredeyse hiçbir hayvanın geçemediği ayna testini de geçmeyi başarmıştı. Ayna testinde hayvanın önüne bir ayna yerleştiriliyor ve tepkisi gözlemleniyordu. Hayvan gördüğü şeyin kendi yansıması olduğunu anlayacak mıydı yoksa karşısındakini bir düşman veya arkadaş olarak mı algılayacaktı. İşte Koko bu testi geçebilmiş ve kendisinin farkında olduğunu herkese göstermişti.
Koko’yu sıradışı yapan bir diğer şeyse evcil hayvanlara sahip olmasıydı. Koko, 1983’te Noel için bir kedi istediğini söyledi. Kendisine gerçekçi bir doldurulmuş hayvan verildiğinde, pek memnun olmadı. Onunla oynamadı ve “üzgün” işareti yapmaya devam etti. Böylece, 1984 yılının Temmuz ayında doğum gününde, terk edilmiş yavru kedilerden bir kedi yavrusu seçmesine izin verildi. Koko, gri bir erkek kedi seçti ve ona “All Ball” adını verdi. Patterson, Koko’nun yavru kediye bebek goril gibi baktığını yazdı. Araştırmacılar, All Ball’u emzirmeye çalıştığını, ona karşı çok nazik ve sevgi dolu olduğunu söyledi. Aralık 1984’te All Ball, Koko’nun kafesinden kaçtı, bir arabanın çarpması sonucu öldü. Daha sonra Patterson, Koko’ya All Ball’un öldürüldüğünü işaretle anlattığında, Koko’nun “Kötü, üzgün, kötü” ve “Kaşlarını çat, ağla, kaşlarını çat, üzgün, bela” işaretleri yaptığını söyledi. Patterson ayrıca daha sonra Koko’nun insan ağlamasına benzer bir ses çıkardığını duyduğunu da bildirdi. 1985’te Koko’nun bir çöplükten arkadaşı olmak için iki yeni kedi yavrusu seçmesine izin verildi. Seçtiği kedilere “Lipstick” ve “Smoky” adını verdi. Temmuz 2015’te doğum gününü kutlamak için Koko’ya bir kez daha kedi yavruları teklifi sunuldu. İki tane seçerek onlara Miss Black ve Miss Grey adını verdi.
1978’de Koko, National Geographic dergisinin kapağında resmedildiği için dünya çapında ilgi gördü. Kapak resmi, Koko’nun aynada kendi resmini çektiği bir resimdi. Koko daha sonra 1985’te National Geographic’in kapağında kendisinin ve yavru kedisi All Ball’un bir fotoğrafıyla yer aldı. Bundan sonra ünlü isimler de kendisini ziyaret etmeye başladı ve popülerliği hızla arttı.
Koko, 19 Haziran 2018 sabahı Gorilla Vakfı’nın Woodside, California’daki koruma alanında 46 yaşında uykusunda öldü. Aslında herhangi bir sağlık sorunu yoktu, oldukça ani bir ölüm olmuştu. Ancak yine de sıradan bir gorile göre uzun yaşamıştı. İşte Goril Koko’nun hayatı buydu. Biz gelelim siz izleyicilerimiz için bir başka soruya: Bir hayvan kısa bir anlığına insan bilinç düzeyine gelerek gerçekten dile gelip bize birkaç cümle söyleyebilseydi, hangi hayvan ne söylerdi? Düşüncelerinizi yorum olarak bizlerle ve diğer izleyicilerle paylaşabilirsiniz.
Böylece bir videomuzun daha sonuna geldik. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.
0 Yorum