Bu Videoyu Sakın Açma!


Evet, videonun başlığında da gördüğün üzere bu videoyu açmamalıydın… Tamam tamam korkma sana korkunç bir şeyler göstermicem ya da anlatmıcam. Ama sana bir insanın en önemli düşünsel parçalarından birini anlatıcam. Az önce bu videoyu açarken de yaptığın şeyi. Yani “Merak” etmeyi anlatıcam. Öncelikle merak duygunun nasıl oluştuğunu, biz insanlar için nasıl bir öneminin oluğunu, eski çağlardan beridir bu düşünce olayının nasıl geliştiğini ve hali hazırda nasıl bir yapıda olduğunu anlatıcam sana. E o zaman gel ve bu yolculuğa birlikte başlayalım.


Öncelikle merak, sadece biz insanlar için değil, pek çok farklı canlı türü için de geçerlidir.Yani diğer canlılar da merak ederler. Ayrıca merak, doğuştan gelen bir hisdir yani bir güdü olarak sınıflandıramayız. Çünkü merak sonucunda oluşan belirli bir davranış şekli yoktur. Ayrıca merak canlıların bir şeyleri öğrenmesi için vazgeçilmez bir nimettir adeta. Tecrübelerimizi de merak sayesinde ediniyoruz mesela. Sadece biz de değiliz tabi, hayvalarda bunu bu durumu oldukça yaşıyorlar. Örneğin yırtıcı bir hayvandan kaçmaya çalışan başka bir hayvan, onun zayıf yönlerini görerek tecrübeler ediniyor. Biz insanlar olarak örnek vermeye çalışırsak gerçekten de çok fazla örneğimiz var. En basit örneklerden birisi henüz küçükken yaptığımız davranışlar olabilir. Fakat tabi bütün canlılar merak ettiği için hayatlarındaki tecrübeler hergün daha da artmakta.
Ama bizim videoda da önemle değineceğimiz yer ise “Neden merak ettiğimiz” olacak. Yani biz neden merak ediyoruz? Merak etmeli miyiz? Neden merak etmeliyiz? tarzında soruları yanıtlamak olacak.

İlk önce neden meraklı olduğumuzu açıklayalım. Beynimiz, yeni ve karmaşık şeyleri belirsizlik hissi olarak yorumluyor. Merak ise canlıların kendilerini hoşnutsuz hissetmesine neden olan bu histen kurtulmayı sağlıyor. Yani yeni ve karmaşık şeyler hakkında daha fazla bilgi edinmek, bizi bunların sebep olduğu hoşnutsuzluktan kurtarıyor. Fakat şunu belirtmek gerekiyorki bu bir kuram. Ve bu kuramın bazı eksiklikleri var. Ve bunlardan biri, insanların yeni ve karmaşık şeylerle karşılaşmadıkları zaman da meraklanmalarını açıklayamaması. Örneğin canı sıkılan birinin kendisini eğlendirecek ilginç şeyler bulmaya çalışması bu kuram ile açıklanamıyor.


Bir başka kurama göre, meraklı olmanın nedeninin, merak sonucu yapılan hareketlerin beyin tarafından ödül olarak algılanması olduğunu söylüyor. Bu düşünceye göre yeni bilgiler öğrenmeye çalışmak dopamin salgılanmasına neden oluyor. Beyin tarafından ödül olarak algılanan bu madde insanların kendilerini daha iyi hissetmesine neden oluyor.Yani merak ettiğimiz şeylerin karşılığını bir ödül olarak algılıyoruz. Bu bana da mantıklı geldi. Sizin fikirlerinizi de yorumlar kısmından bekliyor olucam.
Evet şimdi geldik merak duygusunun bizdeki önemine ve tabiiki de merak duygusunun eski çağlardaki tutumuna:İnsanoğlunu evrim sürecinde bu noktaya getirenin merak duygusu olduğunu söylesek hiç de abartmış olmayız. ‘Şu savanın ardında ne var acaba?’ diye başlayan macerada, iki ayak üstünde durmayı öğrendik mesela değil mi? ve artık uzayın derinliklerinde kendimizi buluyoruz. Ve oralara gitmek için bir takım çalışmalar yapıyoruz.Aynı şekilde “Bunu nasıl daha iyi yapabilirim?” Sorusuna cevap aramak da bizi geliştiren etmenlerden biri oluyor. Zaten merak ettikçe gelişiyoruz. Var olanın üstüne koymaya ve daha etkili yollar aramaya başlıyoruz. Yani merak bizim adeta hayattaki en önemli parçamız. İnsanı insan yapan daha doğrusu canlı canlı yapan şey meraktır. Bilgiyi öğrenmek isteyince de merak duyuyoruz yani ilgi gösteriyoruz. Sevgili Mümin Sekman’ın da bununla ilgili bir sözü var. “Bilgi’nin 5’te 4’ü ilgidir” şeklinde. 


Ve sen, tabiiki merak etmeye devam edeceksin. Ama bunu dozunda kullanmayı da unutma lütfen. Haftaya görüşmek üzere, kendine çok çok iyi bak, Hoşçakal 🙂

Exit mobile version