EmpatiEn basit ifadeyle, kişinin kendini başka birinin yerine koyabilmesidir. Fakat biz empatinin ne kadar bilindiği ile ilgili bir muammaya düşüyoruz. Çünkü yeteri kadar bilinmiyor. Bu nedenle de empati kurmak ya da empatinin önemini anlamak pek mümkün olmuyor. Bugün bu empatinin detaylarına girip bu çağımızın hastalığı olan empati kuramama hastalığını inceyeceğiz.Bazı insanlar neden empati kuramıyor yada kuramıyoruz? buna detaylıca bakacağız.
Öncelikle empati nereden geliyor bir ona bakmak gerek. Yani empatinin tarihine ve diğer dillerdeki karşılığına bakalımEmpati Yunanca kökenli bir kelimeEm ve Pathia sözcüklerinden ortaya çıkmışEm ekinin karşılığı “Bir şey…in içinde” manasındaPathia ise “hissetme” şeklindedir. Empati kavramı ilk olarak 1897 yılında ortaya çıkmışFakat Empathia olarak değil “Einfühlung” sözcüğü olarak gelmiş. Yani Almancadan gelmiştir.Bu sözcüğü ilk olarak kullanan kişi Theodor Lipps’dir. Kendisi Alman bir filozofLipps, Einfühlung’u şu şekilde açıklıyor; Bir insanın kendisini karşısındaki bir nesneye yansıtması, kendini onun içinde hissetmesi ve bu yolla o nesneyi içine alarak yani özümseyerek anlaması sürecidir. Yani Almancada empatiye karşılık kullanılan bu kelime, bir başkasının yerine geçebilmesi anlamına geliyor. İngilizce’de ise “bir başkasının ayakkabısını giyebilme” anlamında kullanılmışBiraz tuhaf evetDiğer dillerde de empati farklı şekilde adlandırılmış.Çoğu kültürde ise belirli bir karşılığı bile yoktur.
Tarihçesine de baktığımıza göre biraz empatinin ne olduğuna da bakalım.Empatiyi kısaca tabir edersek, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durumu ve nasıl hissettiğini anlamak olarak diyebiliriz. Buna ek olarak, empati kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılmakta. Yani kişinin kendisini başka bir bilincin yerine koyarak, söz konusu olan bilincin duygu, düşünce ve isteklerini denemeksizin anlayabilme becerisidir.
Peki, herkes empati yapabilir mi? Ya da şöyle sorayım. Herkes empati yapma yeteneğine sahip mi?
Aslına bakarsanız, evet! Az ya da çok bir şekilde herkes empati yapma yeteneğine sahip. Sadece bu yeteneğin ne kadar kullanıldığı değişkenlik gösteriyor. Bebekler üzerinde yapılan araştırmalar da bu önermenin doğru olduğunu kanıtlıyor.Bunu bir örnekle açıklayalım;Bir bebek düşünelimHenüz ilk haftasında olsunBir başka bebeğin ağladığını görünce kendiside üzüntüyle ve ağlayarak karşılık verir.
Bu küçük bir örnektiBiraz daha ileri gidelim istersenizBu bebeğin 2-3 yaşlarına geldiğini düşünelimÇocuklar iki yaşlarının sonlarına doğru diğer insanların duygularının, kendi duygularından farklı olduğunu fark etmeye ve kendi gereksinimlerini belirleyerek onlarla ilgili kendi yorumlarını yapmaya başlamaktadır. Gönüllü yardım etme, destek verme davranışlarında bulunurlar.
Bu yaş ilerledikçe ilerliyor. Farklı davranış biçimlerine dönüşüyorFakat yüksek olan empati yeteneği zamanla, kullanılmaya kullanılmaya kaybediliyor. Tıpkı çalıştırılmayan bir kas gibi, empati kurma becerisi de eriyip yok oluyor.
Buraya kadar ayrıntılı bir şekilde inceledik. gelelim empati kurmak ne demektir sorusuna! Gerçi daha önce söylediklerime dayanarak, empati kurmak ya da yapmak hakkında az çok fikir edinmişsinizdir. Ancak ben yine de birkaç şeyden bahsetmek istiyorum. Çünkü empati kurmak her ne kadar kişinin kendini karşısındaki kişinin yerine koyması olarak belirtilse de bu söz öbeği çok daha fazlasını ifade ediyor. Yani empati kurmanın ne anlama geldiğinin çok daha iyi biçimde anlaşılması gerek!
Öncelikle empati kurma yetisinin doğuştan geldiğini söylemek istiyorum. Diğer bir ifadeyle; henüz küçücük bir bebekken bile empati yapabiliyoruz. Büyüme aşamasında ise doğuştan sahip olduğumuz bu yeteneği etrafımızdakilerin davranışlarına bakarak, onları örnek alarak geliştiriyoruz. Anne-babamızla başlayan empati geliştirme süreci etrafımızda yer alan insanlarla, görüp duyduklarımızla devam ediyor. İşte bu noktada bazıları, empati kurma yeteneğini sürekli kullanırken, maalesef bazıları bu becerinin ne kadar önemli olduğunu kavrayamıyor. Başka bir tabirle; eşduyum olarak da bilinen empati yeteneğini sonradan kazanabilmenin yolları kullanılmıyor. Empati kuramıyoruz yaniVe şuanda da videonun başlığında gördüğünüz olay meydana geliyor. Yani çağımızın hastalığına”Empati kuramamaya!”
Örneğin; karşı taraftaki kişinin duygu, düşünce ve isteklerini anlayabilmek için açık uçlu sorular sorulmuyor. Hani “nasıl, niçin, neden” gibi sözcüklerle başlayan soruları diyorum. Diyelim ki, iş arkadaşınız kendini kötü hissettiği için yarın işe gelemeyeceğini söylüyor. Ve siz ona nedenini sormak yerine “hım, geçmiş olsun” gibi şeyler söylüyorsunuz. Ya da eşiniz “şunu istemiyorum-istiyorum” gibi bir şey söylediğinde ona tamam ya da olmaz diyor ama nedense sebebini öğrenmeye çalışmıyorsunuz. Çünkü empati yeteneğinizi kullanmak istemiyorsunuz. İşin kolayına kaçıyorsun bir başka deyişle doğru iletişim kurabilmek için empatinin ne kadar önemli olduğunu anlamıyorsunuz.
Tüm bunlara ek olarak, empati yapmanın temelinde karşı tarafı anlama amacının güdüldüğünü biliyoruz. Kısacası; empati kurmak için karşı tarafı anlamak gerekiyor. Bunun için de önce iyi bir dinleyici olma şartı mevcut Sonuçta; karşınızdaki kişinin söylemek istediği şeye kulak vermeden, onun gerçek düşüncelerini anlayamazsınız, değil mi? E günümüzde de çoğu kişinin dinlemeyi bilmediğini düşünecek olursak, empatiden neden bu kadar yoksun olduğumuz konusunda da elle tutulur bir neden elde etmiş oluruz.
Ve son olarak şunları belirtelim Empati önemlidir çünkü sağlıklı bir iletişimin olmazsa olmazlarındandır. Ayrıca empati duygusal zekanın en önemli unsurlarından bir tanesidir. Çünkü duygusal zekayı geliştirmek için doğru bir şekilde empati kurabilmek gerekmektedir.
Ve sen merak et ve merak etmeye devam etHaftaya yeni videoda görüşmek üzere kendine çok iyi bak hoşçakal 🙂