Suyumuzu içtiğimiz bardaktan evimizin penceresine kadar her şey camdan yapılmış, etrafımız cam malzemelerle dolu. Şimdilerde plastikler çıksa da yine de daha sağlıklı olmasından dolayı camdan vazgeçemiyoruz. Peki, hayatımızın merkezine yerleşen bu malzeme nasıl bu kadar yaygınlaştı? İlk defa nasıl kullanıldı? Nasıl icat edildi? Gelin camların serüvenine doğru bir yolculuğa çıkalım.
(intro)
Rivayet odur ki eskiden Fenikeliler yemek pişirmek için sodik kayalardan inşa ettikleri fırınlarda ateş yakarlarmış. Günlerden bir gün kumsala gitmiş olacaklar ki bu sodik kayalara bir miktar kum karışmış. Ateşi yaktıktan sonra yarı akışkan bir maddenin çıktığını görmüşler. Biraz soğumasını bekledikten sonra bir de ne görsünler, arkasını gösteren katı bir cisme dönüşmüş bu madde. İşte böylece insanlık ilk defa sıcak cam işlemeciliğiyle bu zaman tanışmış. Sıcak cam işlemeciliği mi? Peki doğrudan camın kendisiyle ne zaman tanışmış insanlık? Aslında insanlık neredeyse var oluşundan bu yana camla tanışıyormuş. Çünkü insanların kullandığı ilk aletler, obsidyen denen bir maddeyle yapılmış. Mızrak uçları yapımında yontulmuş obsidyen kullanılmış. Obsidyense bir cam türü, yanardağlardan püsküren lavların kumla birleşmesi ve kumu da eritmesi sonucu oluşuyor bu madde. Ancak bildiğimiz manada cam M.Ö 3. milenyumun sonlarına doğru Bronz Çağ’da keşfedilmiş. Mezopotamya milletleri ve Mısırlılar, camdan birçok boncuk yapmış. Ama bu dönemde cam bir taş olarak görülüyormuş ve renkli olması tercih ediliyormuş. Ustalar doğal yollarla oluşan camı kesip işleyerek boncuk haline getiriyormuş.
Fenikeliler sayesinde camın hangi maddelerden oluştuğu anlaşılmış ve bu maddeler eritilerek cam üretiminde yeni bir dönem başlatılmış. Böylece gereken şekli daha sıcak ve akışkanken verebiliyorlarmış. Ancak M.Ö. 2. yüzyıla denk gelen bu keşifte cam hâlâ boncuk ve kakma gibi küçük parçalar olarak kullanılıyormuş. M.Ö. 1. yüzyılda cam işlenen atölyelerde üfleme çubuğu diye bir alet kullanılmaya başlanmış. Sıcak cam bu borunun bir ucuna koyulur öbür ucundan da usta üflermiş. Böylece içi boş olan cam eserler ortaya çıkmaya başlamış.
Hristiyanlığın ilk dönemlerinden itibarense renkli camlar kilise pencerelerini süslemek için kullanılmaya başlanmış. Bu sıralarda cam sanatı hızlı şekilde gelişmeye başlamış. Ardından Ortadoğu bölgesine giriş yapmalarıyla beraber Türkler de camcılığa başlamış. Bundan önce de camı biliyorlarmış tabii ancak bir tüketicilermiş o zamanlarda. Ancak bundan sonra artık üretmeye de başlamışlar. Özellikle Selçuklular ve Artuklular cam sanatında çok nadide eserler ve motifler ortaya koymuş.
15. yüzyıl civarında Venedik’te ilk kristal cam icat edildi. 1675 yılında George Ravenscroft adlı cam ustası, cama kurşun oksit veya Osmanlıdaki adıyla mürdesenk ilave ederek kurşunlu camın icadını yaptı. Osmanlı İmparatorluğu’nda camcılık devlet tarafından desteklenen ve bu sebeple çok ileri olan bir kurumdu. Bu sebeple cam yapım evleri İstanbul’un belli yerlerine toplanmış ve üretim buralarda özel yerlerden getirtilen kumlarla yapılmıştı. Bugünkü anlamda düz cam, 1688 yılında Fransız Lucas de Nehou tarafından geliştirilen bir metotla imal edilmeye başlandı. De Nehou erimiş haldeki camı düz bir kalıbın içine dökerek düz camı elde etti sonra bunun iki yüzünü taşlayarak bugünkü anlamda düz cama ulaştı. Sonra, bunları sırlayarak aynalar imal etti. 1800’lü yılların sonuna doğru Siemens-Martin fırınları geliştirildi. Soda fabrikasyon usulüyle üretilmeye başlandı. 18. yüzyılın sonunda III. Selim Mevlevi dervişi Mehmet Dede’yi cam tekniklerini öğrenmek için Venedik’e göndermiş ve Avrupa’daki opal cam yapım tekniğini öğrenen Derviş Mehmet Dede sayesinde camcılık Türkler arasında o dönemler üst düzeye gelmişti. Çeşm-i Bülbül denen bir cam sanatı türü de bu zamanda yapılmaya başlanmıştı.
Avrupa’da 20. asırda düz cam üretimi için birkaç metot geliştirildi. Libbey-Owens ve Fourcault bu metotların en gelişmişleriydi. 1960 yılında İngiliz Pilkington firması Float camın patentini aldı. Bu sayede cam artık bir sanattan çok gündelik yaşamın içindeki bir malzeme haline geldi. Modern zamanlarla beraber estetik değerini neredeyse tamamen kaybetti. Günümüzde camlar sadece pencereler ve bardaklar gibi günlük eşyaların üretiminde kullanılır oldu.
İşte bir sanat olarak başlayıp sonraları estetik değerden böylesine uzaklaşan camın hikâyesi buydu. Böylece bir videomuzun daha sonuna geldik. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.
0 Yorum