Nesnelerin internetini hatırlıyorsunuz öyle değil mi? Peki ya Duyuların İnternetini hiç duymuş muydunuz? Muhtemelen cevabınız hayır olacak diye tahmin ediyorum. E o zaman birlikte bakmaya ne dersiniz. E hadi o zaman başlayalım…
Aslında isminden de anlaşılacağı üzere duyuların interneti aynı nesnelerin internetinde olduğu gibi konusunu adından almış. Yani duyuları konu ediniyor. Üstelik tahminlere göre duyuların interneti yani internet of sense, önümüzdeki on yıl boyunca hayatımızı devralacak ve yeniden şekillendirecek yeni teknolojilerin bir parçası olarak görülüyor.
Ayrıca IoS’nin tıpkı nesnelerin internetinde olduğu geniş bir habitata hitap ediyor. Yapay Zeka, Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik, 5G ve otomasyon gibi teknolojilerle iç içe olacak. Aslında pek de şaşırmamak gerekiyor. Ama her neyse…
Biraz daha detaylarına girelim isterseniz. Mesela duyuların interneti duyular derken neyi kastediyor gibi sorulara cevap verelim. Nesnelerin internetini hatırlayacak olursak internet aracılığıyla nesneleri birbiriyle etkileşim haline getiriyordu. Duyuların internetinde de duyguların internet aracılığıyla duyguları birbiriyle etkileşim hâline getiriyor desek bence çok da güzel açıklamış oluruz.Üstelik teknolojinin gelişmesi moda trendlerinin gelişmesini de etkiliyor.Örneğin bir araştırmaya göre gelecekte dünyadaki akıllı telefon kullanıcılarının yarısının modaya uygun Artırılmış Gerçeklik gözlükleri takacağı tahmin ediliyor. Ve bunun, 2023 yılında devreye girebilecek bir trend olduğu da söyleniyor. Hatta akıllı gözlükler birincil cihaz olarak akıllı telefonların yerini bile alabilir.
Bu eğilimin en iyi bilinen örneği ise Facebook ile Ray-Ban’ın ana şirketi Luxottica arasındaki ortaklık. Artırılmış Gerçeklik gözlüklerini geliştirmek için ekip oluşturmuşlar. Hatta Facebook sınırları zorlamış ve 2023 ile 2025 yılları arasında dahili olarak Orion adı verilen giyilebilir cihazı piyasaya sürmeyi planladığı düşünülüyor. Ve aslında şimdi söyleyeceğim konu bu gözlükleri gözlük yapan etkenlerden biri olacak. Çünkü bu cihazlar aramaları yanıtlamak ve canlı olarak videolu görüşme yapmak için tasarlanıyor. Peki bunun neresi mi önemli?Tabiiki de bunun her ne kadar görüntülü teknoloji avantajlarını anlatsak da asıl önemli olan şeyin sesli bir teknoloji olabilmesi. Yani iletişimin de en önemli özelliği olan duyusu bu teknolojiyi yapan şey. Peki bu konuyu nereye bağlayacaksın gibi bir soru daha soracak olursanız cevabım tabiiki iletişim olacak. Zaten konumuz duyular öyle değil mi? Çünkü bu gözlükler sayesinde gelişmiş çeviriciler ile birlikte dilini anlamadığımız bir insanla rahat rahat iletişim kurabileceğiz.
Bu, Alexa’nın şu anda Amazon Echo ve Echo Dot akıllı hoparlörler aracılığıyla gerçek zamanlı olarak bir dilden diğerine çevirebilme özelliğine benzer bir durum. Giyilebilir cihazlar ayrıca ses ortamımızı kontrol etmemize ve kokuyu, tadı, dokuları ve sıcaklığı dijital olarak deneyimlememizi de sağlayacak.
Fakat tüketiciler bu duyusal dijital dünyaya adım attıkça, 5G gibi hiper hızlı bağlantılı, gecikme oranı az olan teknolojilere ihtiyaç duyacaklar.
Yani bütün her şeyi toparlayacak olursak başta “ses”i kontrol eden bir habitat oluşturulacak.
2030’a kadar tüm duyularımızı çevrimiçi olarak kullanacağımız söyleniyor. Birbirimizi nasıl dinlediğimiz, nasıl konuştuğumuz ve nasıl anladığımız gibi soruların bütün cevapları duyuların internetinde yatacak.
Sonuç olarak seslerle çevrili bir dünyada yaşıyoruz. Rahatlatıcı melodilerden, trafik seslerine veya gece yarısı parti yapan gürültülü komşular gibi rahatsız edici seslere kadar duymayı seviyoruz aslında. 2030’a kadar ise tüketiciler kontrolün tamamen ellerinde olmasını bekliyor. Sadece duyduklarını değil, başkalarının onlardan duyduklarını da kontrol etmeyi bekletiyorlar.
Anlayacağınız 2030 yılında Dünya’yı bambaşka bir ortam bekliyor.
Videonun başlarında hatırlıyorsanız gelişmiş çeviricilerden bahsetmiştim.Yapılan bir ankete katılan her on tüketiciden yediden fazlası, dilleri otomatik ve kusursuz bir şekilde çeviren kulaklıklara sahip olmayı bekliyor. Yani iletişim sorunu diye bir şey kalmayacak ortadaBununla birlikte, yüzde 67’si herhangi birinin sesini alabileceğine inanarak başka biri gibi ses çıkarmayı da seçebilir. Evet işin bu tarafı biraz illegal durumlara örnek olabilir. Ama bunun içinde bir çözüm bulunur umarım 🙂
Tüm bunların yanında duyuların interneti oyun dünyasında da büyük kapıları aralayabilir. Yapılan aynı ankette insanların oyunlarda, oyun karakterlerinin nefes alıp verişlerini duymalarını istedikleri görülmüş. Tabi bunun gelişmiş ses teknolojileri ile nasıl bir ortam oluşturacağını da siz tahmin edin…
Bazı insanlar ise kulaklığa hiç ihtiyaç duymayacaklarına inanıyor. Bunun yerine, akıllı bir kafa bandının sesi doğrudan zihne iletmesini istiyorlar. Hatta bazı insanlar daha da ileri gidip kendi dijital ses balonlarını oluşturmayı planlıyor. Hiç bir kulaklık takmadan direk olarak balon içerisinden şarkı dinlemek, film izlemek, telefonla konuşmak gibi işleri yapmak istiyorlar. Aslında düşününce bunun kalabalık bir otobüste seyahat ederken hiç de fena bir fikir olmadığını söyleyebiliriz.
Ve açıkçası daha da ilerisini göremiyoruz. Şimdilik sadece Cyberpunk 2077 gibi oyunlar ile yetiniyoruz diyelim. Evet videonun sonuna geldik. Umarım beğenmişsindir videoyu. Ve sen, merak et ve merak etmeye devam et. Haftaya yeni videoda görüşmek üzere kendine çok iyi bak Hoşçakal…