ELEMENTLERİN HİKÂYESİ | BÖLÜM 7: “MİTOLOJİNİN ESİNTİLERİ II” (Pm, Th)

4 dk


Prometyum ve toryum… Bir önceki bölümde de söylediğimiz gibi bu bölümde mitolojinin esintilerinin hissedildiği 4 elementten son 2 elementi konu alıyoruz. Peki, bu bölümde ele alacağımız 2 element ne zaman keşfedildi? Elementlerin keşfi sırasında ne gibi olaylar yaşandı? Her biri hangi mitolojik varlıktan ismini alıyor? Onlara bu isimleri kimler verdi? Elementlerin Hikâyesi 7. Bölüm başlıyor…

(intro)

            1902 yılıydı… Çek kimyager Bohuslav Brauner, neodim ve samaryum arasındaki özellik farklılıklarının, o zamanlar bilinen dizideki herhangi iki ardışık lantanit arasındaki en büyük fark olduğunu keşfetti. Bu yüzden bu iki elementin arasında, ara özelliklere sahip bir element olduğunu öne sürdü. Bu öngörü 1914’te, atom numarasının elementlerin deneysel olarak ölçülebilir bir özelliği olduğunu keşfeden Henry Moseley tarafından desteklendi ve birkaç atom numarasının bilinen karşılık gelen elementleri olmadığını buldu. Bu bulunamayan elementlere ait atom numaraları 43, 61, 72, 75, 85 ve 87 idi. Brauner’in varlığını iddia ettiği o element de bunlar arasından 61 atom numarasına sahip olacak element olmalıydı. Periyodik tablodaki bu boşluğun bilgisi ile birkaç araştırma grubu, doğal ortamdaki diğer nadir toprak elementleri arasında tahmin edilen bu elementi aramaya başladı. İlk keşif iddiası, İtalya’nın Floransa kentinden Luigi Rolla ve Lorenzo Fernandes tarafından yayınlandı. Birkaç nadir toprak elementi karışımını Brezilya’dan çıkarılmış bir monazit mineralinden ayrımsal kristalizasyonla ayırdıktan sonra, çoğunlukla samaryum içeren bir çözelti elde ettiler. Bu çözelti, samaryum ve element 61’e atfedilen x-ışını spektrumlarını verdi. Şehirlerinin şerefine, element 61’e “florensiyum” adını verdiler. Elde ettikleri sonuçları 1926’da yayınlasalar da bilim adamları deneylerin 1924’te yapıldığını iddia ettiler. Yine 1926’da Urbana – Champaign Illinois Üniversitesi’nde çalışan bir grup bilim insanı, Smith Hopkins ve Len Yntema element 61’in keşfini yayınladılar. Üniversiteden dolayı ona “illinium” adını verdiler. Bildirilen bu keşiflerin her ikisinin de hatalı olduğu gösterildi çünkü 61. elemente “karşılık gelen” spektrum çizgisi didimiyumunkiyle aynıydı; element 61’e ait olduğu düşünülen çizgilerin birkaç safsızlığa yani baryum, krom ve platin karışımına ait olduğu ortaya çıktı. 1934’te Joseph Mattauch nihayet izobar kuralını formüle etti. Bu kuralın dolaylı sonuçlarından biri, element 61’in kararlı izotoplar oluşturamamasıydı. 1938’den itibaren Ohio Eyalet Üniversitesi’nde H. B. Law tarafından bir nükleer deney yapıldı. 1941’de neodim veya samaryumun radyoizotopları olmayan çekirdekler üretildi ve “siklonyum” adı önerildi, ancak 61. elementin üretildiğine dair kimyasal kanıt yoktu ve keşif büyük ölçüde tanınmadı. Element 61 ilk olarak 1945’te Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı’nda yahut o zamanki adıyla Clinton Laboratuvarları’nda Jacob A. Marinsky, Lawrence E. Glendenin ve Charles D. Coryell tarafından grafit reaktöründe ışınlanmış uranyum yakıtının fisyon ürünlerinin ayrılması ve analizi ile üretildi ve karakterize edildi. Ancak, II. Dünya Savaşı sırasında askeri araştırmalarla çok meşgul olduklarından, keşiflerini 1947’ye kadar duyurmadılar. Orijinal önerilen isim, çalışmanın yürütüldüğü laboratuvardan dolayı “clintonium” idi; ancak “prometheum” adı, kaşiflerden birinin karısı olan Grace Mary Coryell tarafından önerildi. Bu isim Yunan mitolojisinde Olimpos Dağı’ndan ateşi çalıp insanlara getiren Titan Prometheus’tan türemiştir ve “insan aklının hem cüretkârlığını hem de olası kötüye kullanımını” sembolize eder. İşte element 61 işte böylece prometyum olmuştur.

            Adını mitolojiden alan bir diğer element ise toryum. Bu elementin ismini hangi mitolojik varlıktan aldığını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. 1815’te İsveçli kimyager Jöns Jacob Berzelius, İsveç’in merkezindeki Falun’da bulunan bir bakır madeninden alışılmadık bir gadolinit örneğini analiz etti. Bilinmeyen bir elementin toprağı yahut modern kimyasal terminolojiye göre elementin oksidine ait olduğunu dikkatle varsaydığı beyaz bir mineralin doyurulmuş izlerini fark etti. Berzelius zaten seryum ve selenyum adında iki element keşfetmişti, ancak bir keresinde yeni bir element bulduğunu söyleyerek “gahnium”un keşfini ilan etmiş fakat sonra keşfettiği şeyin çinko oksit olduğu ortaya çıkınca genel bir hata yaptığı fark edilmişti. Berzelius, 1817’de varsaydığı elemente özel olarak “toryum” adını verdi ve onun sözde oksidineyse “thorina” adını verdi. Thor, İskandinav gök gürültüsü tanrısıydı ve İsveçli olan Berzelius hem kendi kültürüne ait bir isim vermek istemiş hem de elementin gücüne atıfta bulunmak istemiş ve böylece keşfine bu ismi vermişti. 1824’te, Norveç’in Vest-Agder kentinde aynı mineralin daha fazla yatağı keşfedildikten sonra, daha sonra xenotime olarak adlandırılan mineralin çoğunlukla itriyum ortofosfat olduğu kanıtlandığı için bulgularını geri çekti. 1828’de Morten Thrane Esmark, Norveç’in Telemark ilçesindeki Løvøya adasında siyah bir mineral buldu. Papaz olarak görev yaptığı Telemark’taki mineralleri inceleyen Norveçli bir rahip ve amatör mineralogdu. Bunun gibi en ilginç örnekleri, Christiania’daki yahut günümüzdeki adıyla Oslo’daki Royal Frederick Üniversitesi’nde tanınmış bir mineraloji ve jeoloji profesörü olan babası Jens Esmark’a sık sık gönderirdi. Yaşlı Esmark, bunun bilinen bir mineral olmadığını belirledi ve incelenmesi için Berzelius’a bir örnek gönderdi. Berzelius, bunun yeni bir element içerdiğini belirledi. K[ThF5]’ı (potasyum pentaflorotorat(IV)) potasyum metali ile indirgeyerek saf olmayan bir örneği izole ettiği bulgularını 1829’da yayınladı. Berzelius, önceki sözde element keşfinin adını yeniden kullandı ve kaynak minerali torit olarak adlandırdı. Metalik toryum ise ilk kez 1914 yılında Hollandalı girişimciler Dirk Lely Jr. ve Lodewijk Hamburger tarafından izole edildi. Böylece radyoaktif bir element olan toryum hayatımıza girmiş oldu.

            İşte bu; mitolojinin esintilerinin hissedildiği diğer iki element, prometyum ve toryum hikâyesidir. Böylece yedinci bölümün de sonuna gelmiş olduk. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!


Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
9
Üzgün
Kızgın Kızgın
8
Kızgın
Hahaha Hahaha
6
Hahaha
Beğendim Beğendim
5
Beğendim
İnanılmaz İnanılmaz
4
İnanılmaz
Sevdim Sevdim
2
Sevdim
Beğenmedim Beğenmedim
1
Beğenmedim
AHALİ

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Yazı Formatı Seçiniz
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Video
Youtube and Vimeo Embeds