Karanlıktan Neden Korkarız?


Karanlıktan neden korkarız? Hmmm… Gelin bu soruya birlikte cevap verelim 🙂


Baştan söylemeliyim ki, bizler karanlığın içinde olmaktan ya da karanlığın kendisinden korkmayız. Karanlığın bizden ne gizlediğinden korkarız. Hatta bunu bir örnekle açıklayalım. Gece tek başınıza mutfağa giderken önünüzün karanlık olmasına rağmen sandığınız kadar korkmazsınız. Korkusuzca ışıkları yaktınız ve ilerlediniz. Peki ya geri dönerken? Karanlığa arkanızı döndünüz. İşte bizi korkutan şey esasen bu. 


Aslında, karanlıktan korkmak anormal bir durum değil; insani bir durumdur. Hatta bir çok bilim insanı bunu insanın evrimsel süreci ile açıklamaya çalışmakta. Korku, genetik kodlarımıza işlemiş bir savunma mekanizmasıdır. Ama bu konuyu biraz daha detaylandırmak gerek. 


İnsanlar olarak büyük ölçüde görme kabiliyeti sayesinde çevremizi anlıyor, algılıyor, anlamlandırıyor ve yönetiyoruz. Görmek bizlere, duyma ve hissetmenin ötesinde bir algılama yeteneği kazandırıyor. İşte karanlık, çevremizi anlama ve yönetme kabiliyetimizin büyük bir parçası olan görme gücümüze zarar veriyor. Kısaca söylemek gerekirse; bu bizim ilkel bir kusurumuz oluyor.


Araştırmacılar, karanlıktan korkmamızın bir diğer sebebini de yine ilkel yaşamımızda buluyor. İlkel insanın geceleri yırtıcı hayvanları önlemek için bu davranışı genetik bir kod haline getirmiş olabileceğine inanan görüşlerin sayısı epey fazla. Fakat yine de sorumuzun cevabının bu olmadığını da söyleyebiliriz.
Fakat bizi aydınlatacak başka görüşler de var. Örneğin günün sonunda yatağa yatmış, uykuya dalmaya çalışıyoruz. Yani bir nevi okul veya iş günü bittiğinde, dikkat dağıtıcı şeyleri bir kenara itmiş oluyoruz. Bir çeşit yarı-inzivaya çekiliyoruz diyebiliriz buna. 


Bu süreçte derin düşüncelere dalabiliyoruz. Bu saatlerde kendimizi, zihnimizin derinliklerine, ruhumuza bakarken buluyoruz. Gündüz bastırdığımız o içimizdeki şeytan, derin ve köklü endişelerimiz, hüzünlerimiz ve korkularımız işte bu saatlerde yeniden ortaya çıkmaya başlıyor. Beynimiz bilinçaltımızı karşımıza çıkarmak için uygun bir zaman dilimi seçecek olduğunda, gündüzün karmaşası yerine gecenin sakinliğini seçiyor. Kimimiz için, gizlediğimiz sorunlarla gün içerisinde yüzleşmek aşırı derecede bunaltıcı olabiliyor. Bu nedenle onları bir kenara koyarız, koymasına ama ya gece olunca? O vakit içimizdeki şeytan bize fısıldamaya başlıyor maalesef…


Sigmund Freud’a göre ise karanlık korkumuz; çocuk yaşta ebeveynlerimiz tarafından karanlık odalara terk edilmekten kaynaklanıyor. Yani aslında öğrenilmiş bir korku olduğunu savunmakta Freud. Bu da bir tür çocukluk travması olarak hayatımız boyunca bizimle yaşamakta.


Ama yine de gecelerden kurtulamayacağımız malum. Korkmamak için elimizden geleni yapsak da bunun doğal bir durum olduğunu da unutmamak gerek. Ve videonun sonuna geldik. Kendine iyi bakmayı unutma. Merak et, merak etmeye devam et. Hoşçakal

Exit mobile version