Başka evrenlerde alternatif kopyalarımız olabilir mi? Hmmm
Bu söylediğim BilimKurgu filmlerinden bir alıntı değil. Direkt olarak kozmolojinin konusu. Hatta bazı fizik modellerine göre paralel evrenler var. İster adına çoklu evren deyin, ister mega evren
Bunun hiç bir önemi yok. Ama merak etmeyin anlatıcam hepsini
PARALEL EVRENLER Evet çok geniş bir tanım
Peki varsayalım ki böyle evrenler olsun
Bunları nasıl keşfederiz?
İşte soru burda kopuyor
Çünkü bilim insanları paralel evrenler meselesini kendi aralarında hararetle tartışıyor. Hatta gökyüzünü ve büyük patlamadan kalan kozmik mikrodalga arka plan ışımasını araştırarak uzayda paralel evrenlerin izini bulmaya çalışıyorlar. Bunun için yeni yöntemler geliştiriyorlar.
Buna
ÇOKLU EVREN MODELİ diyoruz
He bu arada Fizikteki paralel evren teorilerine geçmeden önce çoklu evren kavramının bir teori değil, teorik fizikten çıkan bütün farklı paralel evren kuramlarını içine alan bir model ve yaklaşım olduğunu belirtmek istiyorum.
Neden mi böyle bir ayrım yapıyorum.
Bu ayrımı yapmak kritik önem taşıyor, çünkü ister mega evren deyin ister gözlemlenebilir evren veya şişme modeli, tüm paralel evren teorileri çoklu evren sınıfına giriyor.
Bunların bir kısmı evrenimizin birebir kopyası. Diğerleri ise bizden kopuk ve tümüyle farklı evrenler; ama bize paralel olabilirler. (zar kozmolojisinde olduğu gibi). Ona da videonun ilerleyen kısımlarında deyinicem
Gelelim bu
PARALEL EVRENLERİN KÖKENİne
Eğer paralel evrenlerin nereden çıktığını merak ediyorsanız bunun iki yanıtı var: Felsefi yanıtı ve fiziksel yanıtı. Fiziksel yanıtını birazdan açıklicam, ama önce felsefeyi aradan çıkaralım.
İlk olarak
ANTROPİK İLKEyle başlayalım
Buna teknik olarak kozmolojik argüman diyebiliriz.
Daha az teknik olarak ise ilk neden sorusu veya en basitinden “neden burada varız?” diyebiliriz. Neden bu evrende insanlar var? Neden içinde bulunduğumuz evrende en az bir gezegen hayata elverişli?
Bugün evrenlerin nasıl oluştuğunu açıklayan birçok teori bulunuyor, ama içlerinden hiçbiri neden hayatın ortaya çıktığını açıklamıyor. Evet, bilimdeki bütün neden soruları aslında “nasıl” sorularıdır; ama biz insan hayatına elverişli bir evrenin nasıl ortaya çıktığını bilmiyoruz.
Yani bu açıdan bakacaksak tabi
Bu konu biraz dinsel konulara da gidebiliyor
Burada Tanrısal konulara girmek hem bilim hemde din açısından pek de etik bir durum olmaz. Bu sebeple size fizikçilerin şu ana kadar verebildiği en tatmin edeci cevabı aktarıcam.
Fizikçilere göre bu evrende insan hayatının ortaya çıkması basit bir tesadüfden ibaret. Evet, insanların ortaya çıkması çok düşük bir olasılık ve aynı nedenle fizikçiler bu tesadüfü açıklamakta çok zorlanıyorlar. Yine de bazı fizikçilere göre bu büyük bir sorun değil:
Kainatta sonsuz sayıda veya çok fazla sayıda evren var. Bu evrenler hep rastlantı eseri oluşmuş (tabi bu kuantum fiziğindeki rastlantısallık anlamında). Dolayısıyla içlerinden birinde; bir evrenin uzak köşesindeki küçük, mavi bir dünyada insanlar ortaya çıkmış.
DÖRT SEÇENEK
Çoklu evren modellerini, bu evrende hayatın ortaya çıkmasını çok sayıda evrenin varlığıyla açıklamak isteyenler ortaya atmış bulunuyor.
Ancak bilim insanlarının, bunu düşünce tembelliğinden ortaya attığını sanmayın sakın. Kuantum fiziği, şişme modeli ve sicim teorisi fizikçileri çoklu evrenleri kabul etmeye zorluyor. Şimdi 4 çoklu evren modeli isterseniz inceleyelim
İlk modelimiz
1. ÇOKLU DÜNYALAR YORUMU
Teorik fizikçi Sean Carroll’un yorumu ise şu: Kuantum fiziğinde Schrödinger’in kedisi deneyini duymuşsunuzdur mutlaka. Bu deneyde dışarıya tümüyle kapalı bir kutuya bir kedi koyarsınız. Kedinin yanında zehir şişesi vardır. Zehir şişesini kırıp hayvanı öldürecek olan çekiç de radyoaktif bir atoma bağlıdır.
Kuantum fiziğindeki Heisenberg’in belirsizlik ilkesine göre, radyoaktif bir atomun ne zaman “bozunarak” daha az radyoaktif bir atoma dönüşeceğini öngörmek imkansızdır. Bu rastlantıyla olur. Atom bozunursa çekiç şişeyi kırar ve kedi ölür. Bozunmazsa ise kedi yaşar.
Yine belirsizlik ilkesine göre, bir atomun dış dünyayla bağlantısını tümüyle keserseniz o atom süper pozisyon durumuna girer ve hem bozunmuş hem de bozunmamış olur. Gerçek dünyada ise bunu mikroskobik atomlar üzerinde deneyler yaparak gözlemlemeyi başardık.
ALTERNATİF GEÇMİŞLER, ALTERNATİF GELECEKLER
Öte yandan bir kedi ve cam şişesi gibi gözle görülebilecek kadar büyük makroskobik dünyalarda bu durum geçerli değil: Kutuyu açıp içine bakarsak ya ölü bir kedi ya da canlı bir kedi görürüz. Oysa kutu kapalıyken, dış dünya ile atom arasında hiçbir etkileşim yokken, o kedi aynı anda hem canlı hem ölü olmak zorunda.
İşte Çoklu dünyalar yorumu da buradan geliyor. Örneğin, kuantum fiziğinde bir elektron yüzde 30 olasılıkla sağdan ve yüzde 70 olasılıkla soldan gidebilir. Ünlü fizikçi Richard Feynman’ın gösterdiği gibi gerçek dünyada elektronun ya soldan ya da sağdan gittiğini görürüz.
Yani Kısacası bizim evrenimizde elektron soldan gitmişse o elektronun sağdan gittiği bir paralel evren de mutlaka var. örneğin bir kızla evlendinizi düşünelim. bu durumu göze alacak olursak aşka bir kızla evlendiğiniz evrenler de var.
Bu evrende fizikçi iseniz çöpçü olduğunuz bir alternatif evren kopyanız da var. yani
şimdiyse 2. modele geliyoruz
2. SİCİM TEORİSİne
Sicim teorisi kuantum fiziğiyle görelilik teorisini birleştirip her şeyin teorisini geliştirmek için gelecek vaat eden en büyük teoridir. Sicim teorisine göre, evreni oluşturan temel parçacıklar tek boyutlu süper küçük sicimlerden meydana geliyor.
Böylece dünyadaki tüm fizik kuvvetlerini sicimlerle açıklayabiliyoruz: Elektromanyetizma, kütleçekim, zayıf ve güçlü nükleer kuvvet.yani hepsini
Yalnız burda şöyle bir sorun var: Sicim teorisinin çalışması için 10 uzay boyutu ve 1 zaman boyutu lazım.
Oysa bizim evrenimizde sadece 3 uzay boyutu ve 1 zaman boyutu görüyoruz; yani görebildiğimiz kadarıyla evren 4 boyutlu. 11 boyutlu değil. Peki bu diğer 7 boyut nerede?
Sicim teorisinin güncel versiyonu olan M teorisine göre, ekstra 7 boyut çok küçük ve bunu kendi üzerine kıvrılmış tespih boceğine benzetebiliriz.
Bu yüzden ekstra boyutları göremiyoruz. Bununla çoklu evrenin ne ilgisi var derseniz hemen bunu da anlatalım
11 boyutlu bir kainatta evreni meydana getiren sicimleri düzenlemenin 10 500 yolu var! Özetle sicim teorisine göre kainatta en azından 10 üzeri 500 evren var. Bunlardan biri de şuanda yaşadığımız evren. Bu aslında bir çatı kavram olsa da çoklu evren derken bilim insanları genellikle sicim teorisini kast ediyor.
Evet geri kalan modelleri bir sonraki videoda görüceksiniz
Bunu iki part olarak düşünmüştüm çünkü anlatılacak gerçekten çok şey var
E şimdilik 2.partta görüşmek üzere diyelim
Hoşçakalın
0 Yorum