KORE’NİN YÜKSELİŞİ: SAVAŞ ENKAZINDAN TEKNOLOJİ DEVİNE | MESELE

3 dk


Güney Kore… 1953 yılında Kuzey Kore ile arasındaki savaşın bitmesiyle enkazını süpürmeye başlamış bir ülke. Peki, bu ülke böylesine yıkıcı bir savaşın enkazını nasıl kaldırdı ve bugün bir teknoloji devi haline geldi? Samsung, Hyundai, Kia ve LG gibi büyük firmalar nasıl oldu da böyle bir ülkeden çıktı? Güney Kore savaşın yaralarını nasıl sardı? Dünyanın en büyük 20 ekonomisine girmeyi nasıl başardı? Gelin bu videoda Kore’nin yükselişini konu alalım.

(intro)

1948-1949 yılları… Sovyetler ve ABD, 2. Dünya Savaşı’nı kaybeden Japonya’dan aldıkları Kore Yarımadası’ndan askerini çekiyordu. Bu geri çekilme sürecinden sonra geride yarımadanın kuzeyinde Sovyet güdümlü, güneyindeyse ABD güdümlü iki ayrı Kore devleti kalmış; 38. enlem ise bu iki ülke arasında sınır olmuştu.

25 Haziran 1950’de Kuzey Kore 38. paralelin güneyine indi ve Güney Kore’yi işgal etti. Durum böyle olunca işin içine ABD girdi ve Kore Yarımadası’na çıkarma yaptı. Savaşın durumu değişmiş ve artık Kuzey Kore işgale uğramaya başlamıştı derken savaşa Çin de dâhil oldu. 1953 yılına kadar devam eden bu savaşta her iki ülke de işgalden kaçamadı ve savaş bittiğinde geride enkazlar içerisinde bir Kore Yarımadası kalmıştı. Şimdiyse sıra gelmişti savaşın enkazını kaldırmaya. Bu konuda en başarılı olan Kore devleti Güney Kore’ydi.

Tabii Güney Kore bu konuda yalnız değildi. ABD yardımları Güney Kore’nin yükselişindeki en büyük etkenlerden biriydi. Zira Doğu Asya neredeyse tamamen komünist rejime geçmişti ve ABD burada bir üs barındırarak bölgenin tamamen komünizm etkisi altına girmesini engellemek istiyordu. Bu yüzden de Güney Kore’ye oransal olarak başka hiçbir devlete yapmadığı kadar yardımlar yaptı. 1960 yılına kadar bu yardımlar, savaş enkazını kaldırmaya yönelik kullanılmıştı. Ülkenin alt ve üstyapı sorunlarıyla ilgilenilmiş; yeni yollar, fabrikalar ve daha birçok kamu yatırımı yapılmıştı. Henüz bugünkü bildiğimiz Kore şirketleri oluşmaya başlamamış ve ekonomi o kadar da yükselişe geçmemişti. Çünkü gelen finansman 1960 yılına kadar ülkeyi yeniden yaşanılabilir hale getirmek için kullanılmıştı. 1960’ta bir öğrenci ayaklanması sonucu otokratik cumhurbaşkanı Syngman Rhee istifa etmek zorunda kaldı. Bu istifadan sonra Güney Kore siyasi istikrarsızlık dönemine girdi, zayıf ve etkisiz hükûmete karşı General Park Chung-hee, Syngman Rhee’nin istifasından bir sene sonra askeri bir darbe yaptı. Chung-hee’nin benimsediği ekonomik devlet modeli günümüzdeki kalkınmış Güney Kore’nin temellerini atıyordu.

Chung-hee getirdiği politikayla beraber özel teşebbüsleri devlet olarak desteklemeye başladı. ABD’den gelen yardımların bir kısmını bu şirketlere tahsis etti, şirketlere yeterli fon buldu. Fabrikalarda çalışan işçilerin ayaklanmasını devlet yoluyla kontrol altında tutmak için çaba sarf etti. Birinci 5 Yıllık Ekonomi Planı’nı devreye sokarak Güney Kore’nin hızlı bir şekilde ekonomik atağa geçmesini sağladı. İlk başlarda tekstil sektörüyle başlayan Kore’nin ekonomik kalkınması, yerini ağır sanayiye bıraktı. 1979 yılında Chung-hee, bir suikast ile öldürüldü. Ekonomiyi şahlandıran bu diktatör artık ölmüş olsa da arkasında bir kültür bırakmıştı. Girişimci şirketler ve sermayeyi yöneten bürokratlar arasında bir güven bağı… Girişimci şirketler parayı ekonomide çevirip katma değer ortaya koyuyor, bürokratlar da verecekleri kredileri şirketlerin kullanabilmesi için onlara tavsiyelerde bulunup planlamalar yapıyordu. Güney Kore’nin diğer bir kalkınma politikası ise hiç şüphesiz eğitimdi. Güney Kore en başından beri eğitime çok büyük bir önem vererek bilinçli vatandaşlar yetiştirmek için çabalamaktaydı. Çünkü maden kaynakları, tarım arazileri kısacası birinci elden gelir elde edebilecekleri pek bir kaynakları yoktu. Bu yüzden eğitime yoğunlaşarak bilinçli vatandaşların ve bürokratların yetişmesini sağladılar. Tabii bunun da kötü bir yanı vardı. Eğitim sistemi çok ağırdı, sınav kaygısı çok yüksekti. Gençler mutsuzdu ve intihar vakaları hiçbir ülkede olmadığı kadar yüksekti. 1979’da suikasta uğrayan Chung-hee de zaten bir diktatördü. Çok kısa bir süre içerisinde bu kadar hızlı bir şekilde yükselmek zaten doğal bir durum değildi.

Güney Kore’nin ekonomi politikasının sürekli dönebilmesi için devletin kredi verdiği şirketlerin yüksek kâr oranıyla aldığı parayı fazlasıyla yerine koyması gerekiyordu. Böylece artan parayla yeni şirketlere kredi verilebilir ve ekonomi katlanarak büyüyebilirdi. Bu yüzden de şirketler işçileri uzun süreler çalıştırıyor ve daha az ücretler vererek hem daha fazla para kazanmaya hem de daha az para kaybetmeye çalışıyordu. Devlet de diktatörlük yönetimiyle işçilerin mücadelelerini baskılıyordu. Bir süre sonra yeni bir yatırım alanı gelişmeye başladı, o da teknoloji ve yazılım sektörüydü. Bu sefer bürokratlar şirketleri bu sektöre teşvik etmeye başladılar. Başlarda gübre şirketi olarak kurulan Samsung da bu teşvikle beraber önce hesap makinesi, beyaz eşya ve televizyon gibi ürünler üretmiş, ilerleyen yıllarda da yarıiletken teknolojisini kullanarak telefon gibi daha teknolojik cihazlara yoğunlaşmıştı.

İşte Güney Kore bu ekonomi politikalarıyla hızlı bir kalkınma yaşamış ve bir teknoloji devi haline gelmişti. Böylece bir videomuzun daha sonuna geldik. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.


Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
10
Üzgün
Kızgın Kızgın
9
Kızgın
Hahaha Hahaha
8
Hahaha
Beğendim Beğendim
6
Beğendim
İnanılmaz İnanılmaz
5
İnanılmaz
Sevdim Sevdim
4
Sevdim
Beğenmedim Beğenmedim
2
Beğenmedim
AHALİ

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Yazı Formatı Seçiniz
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Video
Youtube and Vimeo Embeds