İnşa Tarihi: 622 yılında inşasına başlanıp 623 yılında bitirilmiştir.
Bani ve Mimarı: Mescid-i Nebevi, Hz. Muhammed tarafından sahabeleriyle birlikte inşa edilmiştir.
Bulunduğu Yer: Medine
Tarihçe
Hz. Peygamber(s.a.v), 24 Eylül 622’de Kuba’dan Medine’ye geldiğinde halk büyük bir sevinçle karşılamış, onu evinde konuk etmek için herkes sıraya girmişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) devesinin yularını serbest bırakmış onun çökeceği yere en yakın evde konaklayacağını söylemiştir. Deve boş bir arsaya çökmüş, Hz. Peygamber(s.a.v)’de devesinden inerek, evi buraya en yakın olan Ebu Eyyub Hâlid b. Zeyd’e misafir olmuştur.
Devenin çöktüğü yer, Sehl ve Suheyl adlarında iki yetim çocuğa ait hurma kurutmaya mahsus bir alandı. Hz. Peygamber(s.a.v)bu alanda bir mescit inşa etmeye karar verir ve On dinar karşılığında arsa satın alınır.
Mescid-i Nebevî’nin inşaat mühendisliğini ve kıble tayinini bizzat Hz. Peygamber(s.a.v) yapmıştır. “Ev Mescidi” olarak da isimlendirilen Mescid-i Nebevi’nin inşası tam 7 ay sürmüştür.
İlk taşı bizzat Hz. Peygamber tarafından konulan Mescid-i Nebevî onun Medine’deki bütün faaliyetlerinin merkezinde yer almış ve fonksiyonları bakımından sonraki dönemde kurulan camilere örnek teşkil etmiştir.
Mescid-i Nebevi, yapılışından itibaren Medine’nin önemli ilim ve kültür merkezi olmuştur. Hz. Muhammed tarafından başlatılan eğitim ve öğretim faaliyetleri, artarak devam etmiş ve mescid, bütün İslam dünyasında, özellikle dini ilimlerde, en önemli kültür merkezi olma özelliğini, tarih boyunca sürdürmüştür. Mescidin harimi ile avlu ve revaklarında, ders halkaları kurulmuş, hac mevsiminde İslam dünyasının her yanından gelen alimler, bu derslere katılmıştır.
Mimari
Yapı, ilk inşa edildiğinde basit ve sade bir görünüme sahipti. 30×35 m. ölçülerinde 3,5 m yüksekliğinde 75 cm. duvar genişliğindeydi. Kıbleye bakan cephede (kuzey yönünde) duvara paralel iki sahından meydana geliyordu. İslam mimarisinin ilk örneği olan bu sahınların oluşturduğu, harim adı verilen mekanın üstü hurma dalları ile örtülüydü.
Daha sonra güney yönüne önü çitle çevrilmiş başka bir kapalı mekan inşa edilmiş, mekana “suffe” adı verilmiştir. Suffe bölümünde yoksul muhacirler kalmaktaydı. Yapının tabanında sergi vardı. Yerler kum ile kapatılmıştı. Kuzeybatı köşede Hz. Muhammede ait iki hücreli odalar yer alır, bu odalar alçak tavanlıydı. Odaların sayısı daha sonra ihtiyaca binaen 9’a çıkarıldı.
Kıblesi bizzat Hz. Peygamber tarafından Kudüs’e yönelik olarak yapılan, taş ve tuğladan inşa edilmiş mescide üç kapı açıldı. Doğu yönündeki kapı “Bâb-ı Cebrâil”, Batı yönündeki kapı “Bâb-ıAtîk” ve güney yönündeki kapı “Bâbü’s-Selâm” adını aldı.
Yazının devamı için:
0 Yorum