Su, toprak, ateş, hava… Geçmişte dört ulus barış ve uyum… Hayır, hayır videomuzun konusu Avatar değil tabii ki. Konumuz dört element. Peki, neden 4 element var olduğu düşünülmüş? Neden bir beşincisi yok? Durun bir saniye. Yoksa var mı? Aslında evet, simyacıların sürekli varlığını kanıtlamaya çalıştığı ve esir ya da ether olarak adlandırdıkları beşinci bir element düşüncesi var. Peki, neyin nesi bu element? Gelin videonun devamında hep beraber öğrenelim.
(intro)
“Arkhe Nedir?” videomuzda Empedokles’in arkhe görüşünden bahsederken onun her şeyin varlığını dört elemente dayandırdığını söylemiştik. Ona göre her şey su, toprak, ateş ve havanın farklı görünümleriydi. Mesela demir aslında topraktan geliyordu. Her şey bu dört elemente kadar dayandırılabilirdi. Ancak ilerleyen zamanlarda simyacılar bu sayının neden 4 olduğunu ve 4 elementin neden bunlar olduğunu sorgulamaya başladı. Yani neden beşinci bir element olmasındı ki. Belki de beşinci bir element vardı ama biz fark edememiştik. Çünkü Empedokles maddeci düşünmüştü. Ama özellikle Hint mitolojisinde dört elementin yanına beşincisi de ekleniyordu. Akaşa diğer dört elementi; Vayu yani havayı, Tejas yani ateşi, Apas yani suyu ve Prithivi yani toprağı meydana getiren ana madde olan beşinci elementti.
Aynı zamanda Platon da Timaeus kitabında bu 5. elementten aether olarak bahsetmişti. “Tanrı aetheri galaksiyi yaratıp şekillendirmek için kullandı” diyerek bu beşinci elementin diğer dört elementin atası olduğundan bahsetmişti. Öğrencisi Aristoteles de hocasından aldığı bu bilgileri kendi kitaplarında kullanmıştı. Sonrasındaysa simyacılar bu elementin uzay boşluğunu doldurduğunu düşünmeye başladı. Gökte yeni bir yıldız yaratılacağı zaman bu element diğer dört elemente dönüşüyor ve yıldızı meydana getiriyordu. Hatta bu ether düşüncesi 19.yüzyılda ışık üzerine çalışmalar yapılırken de insanlığın karşısına çıktı. Çünkü ışığın bazı deneylerde dalga bazı deneylerde tanecik gibi davrandığı gözlemleniyordu. Ancak bir dalganın yayılması için maddesel ortam şarttı. Zaten bu yüzden boşlukta ses dalgaları yayılmaz diyoruz. Ama biliyoruz ki gezegenlerin görüntüleri uzaydan bizim gözümüze kadar ulaşabiliyor. Bunun için ışığın uzayda yayılabilmesi lazım. Ama eğer ışık dalgaysa boşlukta yayılamaz, maddesel ortam şarttır. Buradan hareketle bir süre bilim insanları uzayın ışık taşıyan ether ortam olduğunu düşündüler. Yani onlara göre uzay ether maddesiyle doluydu. İlerleyen zamanlarda ışığın doğasıyla ilgili de bir video yapabiliriz.
Ether dolu uzay ortamı düşüncelerinden biri de Olbers Paradoksunda çıkar karşımıza. Bu paradoks şu soruyu sorar:
“Yıldızlar uzaya saçılmış şeklide. Dört bir yanımız yıldızlarla dolu. Yıldızların parlaklığı ne olura olsun sonuçta birleşik bir yıldız haritası çıkardığımızda evrenin sonunu göremeyeceğimizi fark ederiz. Çünkü etrafımızda o kadar çok yıldız vardır ki aralarında ne kadar mesafe olursa olsun bizim olduğumuz konumdan bakıldığında yıldızlar artık birleşmiş gibi görünür. Eğer yıldızlar her yanımızı kaplıyorsa ve bunlar parlak cisimlerse biz neden gece olduğunda karanlıkta kalıyoruz? Göz alıcı bir parlaklıkla dolu olması gerekmez miydi etrafımızın?”
İşte bu soruya cevap verebilmek için bazı yıldızların var olmasına rağmen ışıklarının bize ulaşamadığını kanıtlamak gerekiyordu. Bunun için bazı düşünürler ve bilim insanları evrenin aslında bir toz yığını olduğunu söyledi. Evren boş değildi, araları değişik bir toz kaplıyordu. Bize yakın ve parlak olan yıldızların görüntüleri bize gelebiliyordu ancak uzakta olan ve biraz sönük duran yıldızların görüntüsü ortamdaki bu toz yüzünden bize ulaşamadan kesiliyordu. Her ne kadar alenen söylemeseler de aslında kast ettikleri bu toz antik zamanlarda bahsedilen etherdi. Tabii onun da yanlış olduğu çıktı. Bu görünmemenin sebebi aslında uzayın genişliyor olmasıydı. Galaksiler birbirinden uzaklaşırken ışığın görüntüsünün ulaşması da aksıyordu. Yani evet galaksilerin var olduğunu biliyoruz ama bunun sebebi onları görebilmemiz değil. Teleskoplar bile gösteremiyor bu galaksileri. Galaksiden yayılan ışıklar bize doğru gelmek için yola çıkıyor ama galaksi de bizden uzaklaşıyor. Aynı şekilde biz de onlardan uzaklaşıyoruz. Yani o galaksilerin ışıkları bize aslında hiç ulaşmıyor. Var olması görebileceğimiz anlamına gelmiyor.
Kısaca zaten elementlerin dört taneden ibaret olmadığını biliyoruz. Ki zaten bu dört elementten hiçbiri modern 118 elementten biri değil. Dolayısıyla böyle bir beşinci elementin olmadığının farkındayız. Ancak uzayın bir şeyle dolu olduğu ancak bizim bunu göremediğimiz iddiaları hâlâ gündemde. Buna karanlık madde deniyor. Ancak karanlık madde bambaşka bir videonun konusu.
Böylece bir videomuzun daha sonuna geldik. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.
0 Yorum