SİNESTEZİ NEDİR? | “ADAM FAWER-EMPATİ” KİTAP İNCELEMESİ


Sizce 9. Senfoni’nin nasıl bir kokusu var? Ya da Mona Lisa’nın tadı neye benziyor? Sorularım size saçma gelmiş olabilir. Ama sinestezi hastalarının bu sorulara gerçekten de bir cevabı var. Nasıl mı? Gelin sinestezinin ne olduğuna hep beraber bakalım.

Sinestezi ismi Yunanca kökenlidir. Birleşik anlamına gelen syn (συν) ve duyu anlamına gelen aisthesi (αίσθηση) kelimelerinin birleşimiyle oluşmuştur. Bu yüzden dilimize “birleşik duyu” şeklinde çevirebiliriz. Kelime anlamını öğrendikten sonra sinesteziye dair aklınızda bir şeyler canlanmaya başlamıştır. Evet, sinestezi hastaları görmeleri gereken şeyleri koklayabiliyor, tatmaları gereken şeyleri duyabiliyorlar. Ama bu öyle karmaşık bir görme ya da duyma değil. Mesela ekşi bir limon yediklerinde mor şeritler halinde şeyler canlanıyor akıllarında. Bu her sinestezi hastası için aynı olmayabilir. Ya da her sinestezi hastası aynı duyguları karıştırmak zorunda değil. Şimdi bunları söyleyince “E bunun neresi hastalık? Baya baya bir süper güç bu.” falan diyebilirsiniz. Aslında bu bir anomali olduğu için buna hastalık deniyor. Sonuçta herkeste olan bir şey değil. İstatistiksel olarak her 20.000 kişiden biri sinestezik. Ama unutmayın Nikola Tesla’nın da hiper duyarlılık hastalığı yüzünden çok uzaktan seslenen birini sanki yanında duyuyormuş gibi yüksek bir sesle algılaması insanlar tarafından bir süper güç olarak görülüyordu. Ne yazık ki Tesla yan odadaki saatin tik tak seslerini bir bomba patlaması olarak duyuyor ve bundan rahatsız oluyordu. Sinestezi hastaları da duyguları karıştırmakla kalmıyor aynı zamanda cisimleri bütünsel olarak algılamak yerine o cisme duyular atfediyor. Örneğin herhangi biri bir sinestezi hastasına “Babana selam söyle!” dediğinde sinestezik kişinin beyninde babasının görüntüsü oluşmak yerine parça parça duyular oluşuyor. Mesela ekşi bir tat hissediyor, kahve kokusu alıyor ve dikenli bir şeye dokunmuş hissine kapılıyor. Ama aynı zamanda birçok sinestezi hastasında hafıza fonksiyonları, matematiksel ve mekânsal algı tavan yapıyor. Nasıl mı? Aslında sinestezik birey rakamları değil renkleri çarpıyor. Çünkü siz ona 4 kere 9 kaç yapar dediğinizde o sizin gibi rakamları veya adetleri değil renkleri çarpıyor. Onun aklında bu soru mavi kere sarı kaç yapar şeklinde canlanıyor ve cevabı kırmızı-yeşil buluyor ancak bunu çevirerek size 36 bulduğunu söylüyor. Aynı şekilde mekânsal algıda da siz bir odayı içindeki eşyalara göre tanımlarken o her 360 derecelik açının birine bir renk vererek tanımlıyor. Bu da mekân algısını genişletiyor.

Şimdi sizde de sinestezik ibareler olduğunu söylesem şaşırır mısınız? Evet, belki onlar kadar olmasa da sizde de sinestezi algıları gözlemlenebiliyor. Gelin bunu küçük bir deneyle gösterelim. Önünüze gelen görselde antik çağda Levant bölgesinde kullanılan Arami alfabesine ait iki tane harf var. Bu harflerden biri bizdeki “k” sesinde denk geliyor. Sizce bu harf hangisi? Birçoğunuzun tahmin ettiği üzere bu harf sağdaki. Pek çok kişi üzerinde yapılan anketlere göre büyük bir çoğunluk bu soruya sağdaki harfi cevap olarak veriyor. Sebebi de yine sinestezi ile ilgili. Çünkü k harfi telaffuz olarak sert bir ses. Ve bu sesin duyumsal olarak sert gelmesi görsel olarak da sert, köşeli ve sivri şeyler canlandırıyor aklınızda. Bu yüzden de pek çoğunuz daha yuvarlak olan soldaki harfi değil köşeli ve keskin olan sağdaki harfi tercih ettiniz. Yani aslında sinestezi durumu hepinizde var olan bir şey. Sinestezi hastalarında ise bu durum biraz daha belirgin ve fark edilir sadece.

Gelelim Adam Fawer’ın Empati isimli romanına. Empati’yi Instagram ve Twitter hesaplarımızda her ayın 1’inde yayınladığımız aylık kitap önerileri listesinin ocak ayında sizlerle paylaşmıştık. Henüz bu hesaplarımızı takip etmeyen abonelerimiz videonun açıklama kısmına koyduğumuz linklere tıklayarak daha farklı içerikler paylaştığımız Instagram ve Twitter hesaplarımıza göz atabilirler. Adam Fawer, bu kitabının temellerini biraz daha fantastikleştirilmiş bir sinestezi hastalığıyla atmış. Kitabın ana kahramanlarından biri olan Laszlo sinestezik ve yetenekli bir öğretmen. Kendisi gibi başka sinesteziklerin olduğunu fark edince onları toplayıp eğitir ve bu sayede daha bilinçli olmalarını sağlar. Onun sınıfında bu güce sahip olan Elijah ve Winter Zhi adında iki değerli öğrencisi bulunmaktadır. Organizasyon isimli bir örgüt ise bu yetenekli çocukları kendi çıkarları için kullanmak istemektedir ve bu yüzden Darian adındaki bir üyelerini bu yetenekli çocukları kendi taraflarına çekmek için görevlendirir. Darian önce çocukların öğretmeni Laszlo’yu sonra çocukları ve son olarak da ailelerini yurt dışında çok iyi şartlar altında mükemmel bir eğitim alacaklarına dair ikna etmelidir. Ancak gelişen olaylar sonrasında Elijah, Winter Zhi, Laszlo ve Darian’ın yolları ayrılır. Fakat kader onları yeniden bir araya getirecektir. Yargı Gecesi olacaklar ise kitaptaki tüm bu olayların düğüm ve çözüm noktasıdır.

Peki, neden fantastikleştirilmiş sinestezi dedik? Çünkü kitaptaki sinestezi videonun ilk bölümünde anlattığımız sinesteziden biraz daha farklı işleniyor. Karakterler sinestezilerini yönlendirebiliyor ve kendi sinestezilerini yönlendirebildikleri gibi karşıdaki kişinin duygularını büküp düşüncelerine kolaylıkla girebiliyorlar. Örneğin bu sayede karşıdaki kişinin duygulanım frekanslarına girerek duygularını yönetebiliyorlar ve bu kişinin dondurma istemesini sağlayabiliyorlar. Adam Fawer’ın bir diğer kitabı olan Olasılıksız’ı okuyanlar dondurmayı özellikle seçtiğimi ve kitaba gönderme yaptığımı anlayacaklardır. Adam Fawer’ın Olasıksız ve Empati kitaplarını henüz okumamış izleyicilerimize mutlaka okumalarını tavsiye ediyoruz.

Empati’yle beraber Adam Fawer, sinestezi hastalığını kullanarak özgür irade kavramını sorgular. Bu çalışma bilim ve felsefenin mükemmel bir olay örgüsüyle karşımıza çıkışıdır. Fawer arka kapakta konuyu şöyle özetler: “Yaşamınızın kontrolü sizde değil! Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar.”

Exit mobile version