Sultan ABDÜLHAMİD Nasıl Toprak Kaybetti? #1

6 dk


Konuya başlamadan önce belirtmem gereken birkaç husus var; bildiğiniz üzere tarih belgelerle yapılır. Sloganlarla veya duygularla tarih doğru bir şekilde anlaşılamaz. Fakat herkesin tarihe farklı bir bakış açısı vardır. Özellikle bizim toplumumuzda iki çeşit tarih anlayışı var. Biri Osmanlı devletini seven, ecdadı olarak gören ve ona sahip çıkan kesim ki bizde ona dahil oluyoruz. Diğeri ise kendi tarihini 1923’ten itibaren başlatan, bu tarihi milat olarak gören ve gerisini pek önemsemeyen bir takım kişiler. Anlatmak istediğim şey ise her ne kadar belge ile anlatırsanız anlatın, herkes tarihi kendi perspektifinden yorumlar. Bu tarihçiler için de geçerlidir. Biz ise konuları ele alırken öncelikle kendi devletimizin kaynaklarımızdan yararlanıyoruz. Eğer ki ilk olarak diğer devletlerin kaynaklarından yararlanacak olursak yanılgıya düşme ihtimalimiz hayli artabilir. Bu yüzden size video ypaarken elimizden geldiğince doğru olan bilgiye ulaşıp sizlere bazen farklı bakış açılarından konuya bakmanızı sağlıyoruz. Bu video’da onlardan birisi. Bu yüzden daha fazla zaman kaybetmeden videomuza geçelim.

Türkiye’de yıllardır Sultan Abdülhamid Han’ın döneminde hiç toprak kaybedilmediği konuşuluyordu. Ancak bir takım insanlar bunun tam aksini iddia eden bir tez ileri sürdüler. Bu tezde Sultan Abdülhamid Han’ın bir buçuk milyon metre kare toprak kaybederek Osmanlı’da en çok toprak kaybeden padişah olduğu iddiasıdır. Biz de bu videoda iddiaların doğruluğu ve yanlışlığı üzerinde duracağız.

Öncelikle Sultan Abdülhamid Han’ın dönemini iyi bilmek gerekir. Zira Abdülhamid Han’ın saltanatı üçe ayrılır:

1. Meşrutiyet,

Sultan Abdülhamid Han dönemi

2. Meşrutiyet.

Tam 33 yıl süren bu saltanatın ilk 1 buçuk yılı ve son 1 buçuk yılı meşrutiyet ile geçmiştir. Toprak kaybının olmadığı iddia edilen dönem ise Abdülhamid Han’ın yönetimi bizzat elinde tuttuğu dönemdir ki bu da yaklaşık 30 sene civarındadır.

Sultan Abdülaziz, Mithat paşanın ihanetiyle tahttan indirildikten sonra tahta bir mason olan 5. Murad geçti.  Lakin akli melekeleri yerinde olmadığı için yerine yeni bir padişah getirilmesi gerekiyordu. Mithat paşa ve avanesi Şehzade Abdülhamid ile görüşerek ‘’eğer meşrutiyet sözü verirsen seni padişah yaparız ‘’dediler. Abdülhamid Han’ın başka çaresi olmadığı için bu teklifi kabul ederek taht’a oturdu ve aynı sene yani 23 Aralık 1876 tarihinde Devlet meşruti yönetim sisteme geçti. Bu sistemde padişahın yetkileri azami derecede kısıtlanıyor ve adeta sadece onay verme merceği haline geliyordu. Yönetim ise meclisin elinde oluyordu. Yani bugünkü parlementer sistemin bir benzeri olarak Mithat paşa ve avanesi bir karar alıyor Abdülhamid ise sadece onay verme merceği halinde bulunuyordu. Devleti Mithat paşa ve avanesi yönetiyor ancak padişah yönetime dahil edilmiyordu. Bu gücü elinde bulunduran Mithat paşa ülkeyi Rusya ile harbe sokmak istiyordu. Abdülhamid ise o günün şartları gereğince Rusya ile harbe girmek istemiyordu. Ancak Mithat paşa halkı galeyana getirmiş ve Sultan Abdülhamid’i ise Rus dostu olarak lanse ediyordu. Çünkü ordunun bunu üstesinden gelebileceğine emindi. Sultan 2. Abdülhamid bu duruma hiçbir şekilde onay vermemesine rağmen Rusya ile harbe girildi. Bu harbin neticesi Osmanlı için adeta bir hezimetti. Yüzbinlerce metre kare toprak kayıp veya özerklik ilan etmişti. Bu duruma daha fazla tahammül gösteremeyen Sultan Abdülhamid, 13 Şubat 1878’de bu durumun ülkeyi açıkça felakete sürüklediğini gördüğü için meşrutiyeti kaldırdı ve Meclis-i Mebusan’ı Anayasanın 113. Maddesinin kendisine verdiği yetkiye tatil etti ve yönetimi kendi eline aldı.

Mithat paşanın sebep olduğu bu savaşın ardından Ruslar bugünkü Atatürk Havalimanının bulunduğu yere kadar gelmişlerdi. Doğuda da Erzurum’a kadar ilerleyen rus ordusu Ayastefanos antlaşmasını Osmanlı’ya dikte etmeye çalışıyorlardı. Bu anlaşmaya göre Sırbistan, Romanya ve Karadağ tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek, bir Bulgaristan prensliği kurulacak, prensliğin sınırları Tuna’dan Ege’ye, Trakya’dan Arnavutluğa uzanacak.

Bosna herseğe iç işlerinde bağımsızlık verilecek. Kars, Ardahan, Artvin, Batum, Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Rusya’ya verilirken Teselya, Yunanistan’a bırakılacaktı. Ayrıca Girit ve Ermenistan’da da ıslahat yapılacaktı. Bunlarla beraber Osmanlı Devleti, Rusya’ya 30 bin ruble savaş tazminatı ödemeside cabasıydı.

Ancak bu durum Rusları Akdeniz’e indireceğinden İngilizlerin işine hiç gelmiyordu. Durumu fark eden Sultan Abdülhamid, Ruslara karşı bir koz olarak İngilizleri yanına almayı tercih etti ve onlara bir süreliğine Kıbrıs’ın idaresini vererek onları bir antlaşma yapmaya ikna etti. Böylece Sultan Abdülhamid’in deha siyasetide başlamış oldu. Tabi burada direk akıllara hemen şu geliyor. Abdülhamid’in Kıbrıs’ı İngilizlere sattı. İşte Sultan Abdülhamid’e atılan ilk yalan ve iftira! Kıbrıs satılmadı. Hukuki hakları tamamen Osmanlı’ya ait kalarak adanın idaresi askeri üs kurması için geçici olarak İngilizlere bırakıldı. Ayrıca da Osmanlı Devleti, dilediği zaman İngilizleri adadan çıkarabilme hakkına da sahipti. Ancak Sultan Abdülhamid bu kara parçasınının hukiki haklarını yaklaşık 30 sene İngilizlere kaptırmadan elinde tutsada, İttihatçıların döneminde yani Sultan Abdülhamid tahttan indirildikten sonra İngilizler “Kıbrıs’a el koyduk, artık bizimdir.” demiştir ve bunuda 1923 Lozan Antlaşmasın da da netleştirmiştir. Lozan’ın 20. Maddesinde aynen şöyle geçer:

‘’Türkiye, Britanya Hükümeti tarafından 5 teşrinisani 1914’de ilan olunan ilhakını tanıdığını beyan eder.’’

Sultan Abdülhamid, Kıbrıs’ı İngilizlere üs olarak verip Rusya’nın dikte etmeye çalıştığı Ayastefanos antlaşmasından kurtularak yeni bir antlaşma yoluna girdi. Bu antlaşma ise Berlin Antlaşması idi. Bu antlaşmanın detaylarına girmeden önce belirtmekte fayda olduğunu düşündüğüm Kıbrıs’ın İngilizlere üs olarak verilmesimeselesi.

Sultan Abdülhamid Han Kıbrıs’ı üs olarak vermişti. Tıpkı bugünkü incirlik üssü gibi… Ancak İngilizler 1914’de Kıbrıs’ı ilhak kararı aldılar. Yani Kıbrıs antlaşmasını tek taraflı feshettiler. Kıbrıs Antlaşması veya Kıbrıs Konvansiyonu, 4 Haziran 1878 ile 1 Temmuz 1878 tarihinde imzalanan ve Berlin Konferansı’nda Birleşik Krallığın Osmanlı İmparatorluğuna destek çıkması için Kıbrıs adasının yönetiminin geçici olarak Büyük Britanya’ya verilmesini öngören gizli antlaşmadır.

5 Kasım 1914 Kıbrıs’ın İlhakı ve 1. Dünya Savaşının başlamasına müteakip 5 Kasım 1914 günü, İngiltere Bakanlar Kurulu, hem Osmanlı Devletine resmen savaş ilanı hem de Kıbrıs’ı ilhak kararı almıştır. Kabine toplantısında alınan kararda Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında başlayan savaş nedeniyle 1878 Antlaşmasının geçerliliği kalmadığı belirtilmekte ve şöyle denilmektedir: “Yukarıda belirtilen tarihten itibaren Kıbrıs adası ilhak edilecek ve Majestelerinin mülkünün bir parçası haline gelecektir. Bu kararname, 1914 Kabinesinin Kıbrıs’ı ilhak kararı adını taşıyacaktır.” Bu karar tek taraflı idi ve 1878 Antlaşmasına ve uluslararası hukuka aykırı, yasa dışı bir karardı.

Lozan Antlaşmasının 20. Maddesinde Kıbrıs haklarımızdan feragat ettikten sonra gelin 21. Maddesine de bakalım. Lozan Antlaşmasının 21. Maddesi aynen şu şekildedir: “5 Kasım 1914 tarihinden Kıbrıs adasında yerleşmiş bulunan Türk uyrukları, yerel kanunun saptadığı şartlar içinde, İngiliz uyrukluğunu edinecekler ve bu kimseler Türk uyrukluğunu yani Türk vatandaşlığını yitireceklerdir. Bununla birlikte, işbu Antlaşmanın yürürlüğe girişinden başlayarak iki yıllık bir süre içinde, Türk uyrukluğunu seçme yetenekleri olacaktır; bu durumda, seçme hakkını (option) kullandıkları tarihi izleyecek on iki ay içinde Kıbrıs adasından ayrılmaları zorunlu olacaktır.”

Lozan Antlaşması 21. Maddesi ile de Kıbrıs’taki Türk nüfusunun azaltılmasına sebep olacak bir fiile imza atıldı! Yoksa siz hala bu bilgilere rağmen “Sultan Abdülhamid’i” mi suçluyorsunuz?

Neyse Sonuç olarak Kıbrıs’ı kimin verdiği gayet açık bir şekilde ortadadır. Bu durumdan Sultan Abdülhamid Han’ı sorumlu tutmak yine sizin vicdanınıza kalmış, ama bizim açımızdan asıl sorumlular; Mithat Paşanın avanesi, İttihatçılar ve sonrasında bu konularda Lozan’da hezimete uğrayan kişilerdir. Tabi en doğrusunu Allâhu Te’âlâ bilir..

Kaynaklar

1- Yavuz GÜLER, ‘’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Kuruluşuna Kadar Kıbrıs Meselesi’’ , s. 110-111.
2- Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi, c. VIII, T.T.K. , Ankara 1995, s. 72-76.
3) A. Ender GÖKDEMİR, ‘’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’’ , T.S.A.D. , Nisan 2002, s. 136.
4- Sadi SOMUNCUOĞLU, ‘’Kıbrıs’ta Sirtaki’’, A.T.O. , Ankara 2002, s. 32; Onur ÖYMEN, ‘’Silahsız Savaş- Bir Mücadele Sanatı Olarak Diplomasi’’, Remzi yay. , İstanbul 2002, s. 411.
5- Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 5, sayı 1. (2004) sayfa 102-104.
6- Sander Oral (1987), ‘’Anka’nın Yükselişi ve Düşüşü’’, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Yayınları sayfa 161.
7- Lozan Antlaşması’nın doğrudan doğruya maddeleri: Lozan Antlaşması 17. Maddesi, Lozan Antlaşması 20. Maddesi, Lozan Antlaşması 21. Maddesi.
8- Mustafa Armağan, İşte Abdülhamid’in Kıbrıs Notu, Zaman Gazetesi, 2011.
9-) Mustafa Armağan, Abdülhamid Mısır’ı Kaptırmamak İçin Diplomasi Savaşı Vermişti, Zaman Gazetesi, 2011.
10- Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Kırılma Noktası: İkinci Meşrutiyet, Kişisel Web Sitesi, 2008.
11- Mim Kemal Öke, Bir Hamid Var Hamid’den İçeri, Derin Tarih Özel Sayı 3, Temmuz 2015.
12- Mehmet Ali Beyhan, Evet Şüpheciydi Ama Neden, Derin Tarih Özel Sayı 3, Temmuz 2015.
13- Azmi Özcan, Tarafsızlıktan İttihat-ı İslam’a Dış Politika, Derin Tarih Özel Sayı 3, Temmuz 2015.
14- François Georgeon, Sultan Abdülhamid (Abdulhamid II, Le Sultan Calife), Homer Kitabevi, 2006.


Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
12
Üzgün
Kızgın Kızgın
10
Kızgın
Hahaha Hahaha
9
Hahaha
Beğendim Beğendim
8
Beğendim
İnanılmaz İnanılmaz
6
İnanılmaz
Sevdim Sevdim
6
Sevdim
Beğenmedim Beğenmedim
4
Beğenmedim
Entel Bilgiç
Ağırlıklı olarak Osmanlı tarihi ile ilgilenen ve edindiği çeşitli bilgiler ışında sizleri bilgilendiren bir youtube kanalıdır.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Yazı Formatı Seçiniz
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Video
Youtube and Vimeo Embeds