TEKİNSİZ VADİ | ROBOTLARA OLAN SEMPATİMİZ NE ZAMAN KORKUYA DÖNÜŞÜR?

4 dk


Şimdi birkaç tane robot resmi göreceksiniz. Bu resimlere bakarak robotların görünüşüyle onlara nasıl bir sempati duyduğunuzu gözlemleyin, ama filmdeki karakterlerini göz önünde bulundurmayın. Robotlarımız sırayla R2-D2, Wall-E ve C-3PO. Şimdilik sempatiniz giderek artmış olabilir, fark ettiyseniz robotlarda insana benzer bir görünüme ulaştıkça sempati kazanıyoruz. Gelin devam edelim. Şimdi de sırasıyla Sonny ve Terminatör. Robotumuz artık daha fazla insana benziyor ama siz sempatinizi kaybedip robottan ürkmeye başlıyorsunuz. İşte bu ani geçişi Japon robot bilimci Masahiro Mori Tekinsiz Vadi olarak tanımlıyor. Peki tekinsiz vadinin gizemi ne? Gelin videonun devamında hep beraber öğrenelim.

(intro)

 Japon robot bilimci Masahiro Mori 1970 yılında yayınladığı makalesinde Bukimi No Tani adını verdiği bir fenomen tanımlar. Bu fenomen de İngilizceye The Uncanny Valley yani Tekinsiz Vadi olarak çevrilir. Masahiro Mori, robot estetiği üzerine yaptığı bu analizde insana benzerliğin arttıkça robota olan ilgimizin de arttığını söyler. Yaptığı analizi bir grafiğe dökerek gösterir. Bu grafikte iki adet çizgi kullanır. Çizgilerden birisi hareketli nesneleri yani çoğunlukla robotları gösterirken diğeri ise hareketsiz nesneleri yani çoğunlukla kukla ve oyuncak bebekleri göstermektedir. İnsan olmaya çok yaklaşılan bir bölgeye kadar insana benzerlik arttıkça robota duyulan ilgi de artmaktadır. Ancak bir yerden sonra insana benzerliğin artması robota duyulan ilgiyi korkuya dönüştürür. İşte bu iniş tekinsiz vadiye girildiğini gösterir. Eğer nesne hareketsiz değil de hareketliyse tekinsiz vadinin yamaçları daha dikleşir. Yani hâlâ tekinsiz vadiye girilmeyen bir noktadaysanız nesnenin hareketli oluşu sempatinizi daha da arttırır. Ancak tekinsiz vadiye girdiyseniz nesnenin hareketli oluşu ürküntünüzü daha da arttırır.

İzlediğiniz robot filmlerini ya da korku filmlerini düşünün. Bu şekildeki pek çok filmde karakterler tasarlanırken tekinsiz vadi etkisi göz önünde bulundurulur. Yani senaryo gereği o robottan ya da oyuncaktan ürkülmesi, onun dışlanması gerekiyorsa karakter tekinsiz vadiye düşecek şekilde insana benzer olarak inşa edilir. Aksine karaktere sempati duyulması gerekiyorsa ya karakter tekinsiz vadiye düşmeyecek kadar az insana benzetilir ya da tekinsiz vadiden çıkacak kadar çok insana benzetilir. Evet, tekinsiz vadiden çıkmak da mümkündür bunu daha sonra göreceğiz. Ama önce videonun başındaki örneklerimizi tekinsiz vadiyi göz önünde bulundurarak analiz edelim.

İlk robotumuz Yıldız Savaşları filminden R2-D2. Herhangi bir sempati ya da antipati duymuyor olabilirsiniz çünkü bu robot daha çok bir metal yığını, insana hiç benzemiyor. Sıradaki robotumuz Wall-E. İnsan gözüne ve ellerine benzeyen uzuvları var, R2-D2’ya kıyasla biraz daha sempati duyuyor olabilirsiniz. Diğer robotumuz yine Yıldız Savaşları filminden C-3PO. Bu sefer sempatimiz biraz daha artıyor çünkü R2-D2 ve Wall-E’nin aksine C-3PO konuşma yeteneğine sahip. Aynı zamanda metalik ve hareketsiz de olsa insana benzer yüz hatlarına sahip. Sıra geldi tekinsiz vadiye giriş yapmaya. Ben, Robot filminden Sanny de C-3PO gibi insansı bir vücut yapısına sahip. Üstelik C-3PO’nun aksine mimiklere sahip ve konuşma sesi daha az robotik. Bu ona daha sempatik yaklaşmamızı gerektiriyor gibi gözükse de duygudan yoksun oluşu ve yapay zeka odaklı düşünme sistemi onun bir robot olduğunu sürekli yüzümüze çarpıyor. İşte bu insan gibi gözüktüğünden dolayı onunla kurmak istediğimiz empatinin duygusuzluk sebebiyle cevapsız kalışı onu tekinsiz vadiye sokan huzursuzluk hissinin ana kaynağı. Terminatör de aynı şekilde ancak o tekinsiz vadide daha da diplerde çünkü görüntüsünün tamamen bir insan gibi olması onunla kurmak istediğimiz empati isteğini daha da artırıyor. Ancak Terminatör de aslında duygudan yoksun ve sadece kendisine verilen komutları yerine getirmeye çalışan bir makine olduğundan bu empati beklentimiz daha büyük bir hayal kırıklığına dönüşüyor.

Terminatör örneğiyle birlikte tekinsiz vadinin bir nevi dibini görmüş olduk.  Peki buradan nasıl çıkabiliriz? Tabii ki empatiye engel olan robotikliği ortadan kaldırarak. Bir robot ne zaman ki insani bir duygu kazanır, işte o zaman o robota karşı yeniden sempatimiz artmaya başlar. Bunu yine Terminatör filminde görebiliyoruz. İlk filmde Terminatör’den ürktüğümüz halde ikinci filmde, özellikle de sonlarda Terminatör’e karşı duyduğumuz sempati katlanarak artıyor. Çünkü filmin sonlarına doğru Terminatör aldığı emirleri harfiyen yerine getirme özelliğini terk ederek mecaz ve mizahtan anlamaya başlıyor. Bu, tekinsiz vadiden çıkışın sinyallerini vermeye başlıyor. Bunun daha ileri bir örneğini Blade Runner filminde görmek mümkün, hele ki 1982 yapımı olan ilk filmde değil de 2017 yapımı olan Blade Runner 2049 filminde bu çıkış had safhada. Karakterimiz robot olsa dahi o kadar insan ki biz bile ayırt edemiyoruz. Zaten tekinsiz vadide olmanın sebebi insana çok benzeyip tam olarak insan olamamak. Karakterin tam olarak insan olmadığını tespit edemediğimizden Rick Deckard tekinsiz vadiden çıkmış oluyor.

Tekinsiz vadi örneğini 1999 yapımı Robot Adam filminde de doğrudan gözlemlemek mümkün. Karakterimiz önceleri metalik bir robotken sonradan biyonik yüz kazanmaya başladıkça empatimizi artırmaya başlıyoruz. Her ne kadar filmde ürkünç yönleri bize hissettirilmese de karakterimiz Andrew tekinsiz vadiye girmeye başlıyor. İnsanlar Andrew’daki insan özellikleri arttıkça ona sempati duyuyor olsa dahi onu yasal bir insan olarak tanımlamaya dair çekinceleri tekinsiz vadideki varlığını gösteriyor. Andrew’in tekinsiz vadiden çıkışını sağlayan değişim ise ölüm kazanması. İnsanların ürktüğü kısım insan üstü mekanik yeteneklere sahip olan bu robotun mimikleri ve organları olsa dahi mekanik yeteneklerini insanların aksine sonsuza kadar kullanabilecek olması. Andrew kendini ölümlüleştirerek aslında zincirin son halkasını tamamlıyor ve insanların ürkmesine sebep olan son insan dışı özelliğini de bir kenara bırakarak tekinsiz vadi grafiğinin en tepesine ulaşıyor.

Kısacası tekinsiz vadi, robot estetiği ile ilgili bir rahatsızlık hissini tanımlamanın yanı sıra teknolojiyle olan sınırlarımızın ne kadar ince olduğunu hatırlatarak bize şu soruyu soruyor: insan gibi görünen her şey, gerçekten insan olabilir mi?


Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
5
Üzgün
Kızgın Kızgın
4
Kızgın
Hahaha Hahaha
2
Hahaha
Beğendim Beğendim
1
Beğendim
İnanılmaz İnanılmaz
13
İnanılmaz
Sevdim Sevdim
12
Sevdim
Beğenmedim Beğenmedim
10
Beğenmedim
AHALİ

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Yazı Formatı Seçiniz
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Video
Youtube and Vimeo Embeds