TÜRKİYE’DE YAŞANMIŞ KORKUNÇ OLAYLAR ve GİZEMLİ YERLER


TÜRKİYE'DE YAŞANMIŞ EN KORKUNÇ OLAYLAR ve 16 GİZEMLİ YER

TÜRKİYE'DE YAŞANMIŞ EN KORKUNÇ OLAYLAR ve 16 GİZEMLİ YER

Türkiye’de 16 farklı mekan! Yaşanmış en korkunç olaylar, gizemli yerler ve lanetli köyler… Türkiye de yaşanmış tüyler ürpertici gerçek cin hikayeleri, esrarengiz paranormal olaylar.. Bu yerlerin gizemi halen çözülemiyor!

Tam 16 Farklı Gizemli Lanetli Köy ve Mekanlar

Yeryüzünde korkunç olayların yaşandığı yüzlerce mekan var. Dünya var olduğundan bu yana lanetli yerlerle ilgili hikayeler anlatılır. Kimi yaşanmış, kimi sadece söylentiden ibaret. Şimdiye kadar neredeyse bunların hepsi bir şekilde ortaya çıktı.

Peki Türkiye’dekiler? İşte Türkiye’nin en korkunç olaylarının yaşandığı o yerler…

Yusuf Ziya Paşa Köşkü (Perili Köşk)

Perili Köşk veya Yusuf Ziya Paşa Yalısı, İstanbul’un Sarıyer ilçesinin Rumelihisarı semtinde yer alan tarihi bir yapıdır. 9 katlı olan bina, yaklaşık 5000 m²’lik zemin alanına sahiptir. Yalının yapımının uzun süresi bitmemesinden dolayı yapıya “Perili Köşk” adı verilmiştir.

Söylentiye göre o kadar kıskançtır ki güzel karısını kimseler görsün istemiyordur. Bu köşk aynı zamanda eşinin güzelliğine yakışır derecede olmalıydı. 1910’da başlayan inşaat  Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve Yusuf Ziya Paşa’nın ekonomik sıkıntıya düşmesinden dolayı bitirilemez. Eşi de ona ihanet edince kalbi kırılır ve köşkün tamamlanmasını hiç istemez.

Yıllar boyunca köşkün çevresinde yaşayan insanlar köşkün boş katlarında geceleri uzun saçlı genç bir kadının gezindiğini belirtmişler. 1990’lı yıllarda ise köşkün inşaatında çalışan işçiler aynalarda eski elbiselere bürünmüş bir kadın hayaleti gördüklerini, hatta piyano çaldığını işittiklerini iddia etmişlerdir.

Şimdilerde ise müze olarak kullanılıyor ve hala perili köşk olarak anılmakta. Korkunç olayların yaşandığı bu mekan gizemini korumaktadır.

129 No’lu Apartman (Satanist Ayini)

Anlatılanlara göre Antalya’da meydana gelen hadisede öğrenci iki kız, gece saat 01:00 sularında mumlarla ve şamdanlarla satanist ayini yaparlar.

Apartmanda yaşayanlara göre öldükleri gece oldukça şiddetli bir zelzele olmuştur ve tüm apartmanda bulunan eşyalar sağa sola savrulup camlar ise kırılmıştır.

İşin tuhaf tarafı o gece kayıtlarda bir deprem ya da zelzele benzeri bir olayın bulunmamasıdır. Bu hadise üzerine apartman sakinleri orayı dönmemek üzere terk eder. Belli bir zaman sonra içeri girmeye cesaret edenlerin söyledikleri tüyler ürpertici cinsten, tarif etmesi zor kokular duyduklarını, camların kendi kendilerine kırıldığını, duvarlarda anlayamadıkları satanist semboller ve yazılar gördüklerini söylüyorlar.

Korkunç olayların yaşandığı bu apartmanın gizemi halan sürmektedir.

Molla Zeyrek Camii (Çığlıkların Yükseldiği Gizemli Yer)

İstanbul Fatih’te bulunan Molla Zeyrek Camii, İstanbul fethedildikten sonra bir kilisenin camiye çevrilmesiyle ortaya çıkmış. Caminin şimdilerde park alanı olan arazisine bakan sokakla ilgili pek çok ürpertici söylenti mevcut.

Bölgede yaşayan insanlar, park alanının öncelerde bir ahır bölgesi olduğunu söylüyor. Ahırın içinde ürkütücü bir kuyu varmış, altında ise bir mahzen olduğu iddia ediliyor. Ahıra hayvanlarını bırakanlar akşamları oraya gitmekten korkarlarmış, bunun nedeni ise çığlık sesleri duymalarıymış. Ahırın altındaki mahzenlerin derin bir tünele ev sahipliği yaptığı söylentileri de varmış.

Günümüzde park olan bölgeden hala korkunç olayların yaşandığı ve çığlık sesleri duyduklarını söyleyenler var.

Issız Cuma Mezarlığı (Gerçek Cin Hikayeleri)

Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Seyvan ve Çakıroba köyleri arasında, 1335 yılında yapıldığı tahmin edilen camiye, etrafta başka yapı olmadığı için ‘Issız’ adı verildi.

Eskiden sadece Cuma namazlarının kılındığı caminin adı, daha sonraları ‘Issız Cuma’ oldu. Issız Cuma bölgesinde bulunan ve en eski tarihli mezar taşına göre yaklaşık 680 yıllık olduğu sanılan mezarlık ise Seyvan köyü tarafından kullanılıyor. Ancak mezarlıkta yaşanan esrarengiz olaylar, duyanları hayrete düşürüyor. Üstelik olayları, birebir tanık olanlar anlatıyor.

Yenice’nin Seyvan köyü’nde 52 yıl önce bir kız bebek dünyaya getiren Hatice E. , doğumun ardından kısa süre sonra hayatını kaybetti. ‘Ayşe’ adı verilen minik bebek de doğumdan 20 gün sonra hayata gözlerini yumdu.

Ayşe bebek, annesinin yanında kazılan bir mezara defnedildi. Birkaç gün sonra ziyarete giden yakınları, iki mezarın birbirine birleştiğini görünce şok oldu.

Mezarları ayıran aile fertleri, bir sonraki ziyarette, mezarların tekrar birleştiğini gördü. Bu olay birkaç kez tekrarlandıktan sonra, yakınları anne ve kızın mezarlarını olduğu şekilde bıraktı.

Minik bebeğin süt annesi Emine Ungurlu yaşananları şöyle anlattı; “Aynı zamanlarda benim de bir oğlum olmuştu. Hatice doğumdan bir süre sonra öldü. Küçük kızı Ayşe’yi birkaç kez ben emzirdim. Birkaç gün sonra o da öldü. Öldükten sonra annesinin yanına defnettiler. Ama iki mezar birbirine değiyor. Ayırıyorlar, yine değiyor. Kaç kez ayırdıklarını bilemiyorum. Ama bakın şimdi yine bir aradalar” dedi. Mezarlığı ziyaret edenler de bu ilginç olay karşısında şaşkına dönüyor.

Cemil Molla Köşkü (Lanetli Köşk)

Kuzguncuk’tan Beylerbeyi’ne giderken tünele girmeden sağ tarafınızda yükselen beyaz-bordo ahşap yapı şu anda büyük bir müteahhitlik şirketinin genel merkezi. Restore edilmiş şekliyle çok da havalı. Eskiden de havasından geçilmezdi.

Yaşamayı seven ve eğlenmeyi ciddiye alan bir insan olan Cemil Molla, 1885 yılında dedesi Şeyhülislam Ahmet Esat Efendi’ye padişahın küçük bir nişanesi olarak hediye ettiği Kuzguncuk sırtlarındaki geniş araziye, dillere destan bir köşk yaptırmaya karar verdi.

Klasik boğaz yalılarından ve alaturka köşklerden farklı bir şeyler yapmaya niyetlenen Cemil Molla, İtalyan-Ermeni asıllı Mimar Sinyör Alberti ile anlaştı. Alberti’nin Batı tekniği ve alafranga bilimi ile Osmanlı’nın köklü görgüsü ve ruhu birleşince Boğaziçi’nin en farklı yapısı inşa edileceği anlaşılmıştı.

Ve nihayet 16 odalı, iki salonlu, her odası boğaz manzaralı köşk 3 yıllık bir çalışma sonucunda inşa edildi. İçerisinde İstanbullular’ın dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırdıkları mermer hamam da bulunmakta. Hamamdaki beyaz mermerlerin her zaman ılık kalmasını sağlamak için altlarına ince kalorifer dilimleri döşendi.

Oldukça büyüleyici duran yapı, eskiden de oldukça büyüleyiciymiş; ancak biraz daha farklı anlamda. Nitekim eskiden insanlar yanından arabayla geçmeye bile korkarlarmış. Mahmud Cemil Efendi tarafından 1885’te yaptırılan 130 yıllık bu köşk, yıllarca restore edilmedi. Bunun nedeni olarak köşkün perili olduğu, gelen işçilerin birkaç güne kalmadan işi bırakıp kaçtıkları gösterilmiş.

Sakarya’daki Büyülü Köy (Azem Büyülü Köy)

Sakarya büyülü köy hikayesi, bir asır önce, 1921 yılında,  117 haneli köyün boşaltılmasına neden olan bir hikaye. Öyle ki, köy halkı yaşadıklarının ardından yuvalarını terk ederek bu köyü yalnız bırakmışlar.

1921 yılında Sakarya’da yaşanan olayda köylüler sık aralıklarla geceleri çığlık sesleri duymaya başlamış. Köyün kendi sessizliğini ve hanelerin birbirini yakından tanıdığını düşünürsek bu gizemli çığlıklar herkesin ilgisini çekmiş.

Bir süre sonra köyün hayvanları hastalanıp ölmeye başlamış. Nedeni bilinmez bir biçimde telef olan hayvanlarını kaybeden köylüler neler olduğuna bir anlam verememiş. Köy halkı arasında anlaşmazlıklar da peyda olmuş. Köylü bir birine kin gütmeye, kavga etmeye başlamış. Aynı zamanda köyün toprağı da verimsiz bir hal almış. Köylüler ne hayvancılıkta ne de ekilen ürünlerden mahsul alamamaya başlamış. Tabii olayların seyri bununla da kalmamış.

Köyün hamile kadınlarının da ard arda düşük yapması yaşananların iyiden iyiye kendini belli etmesine neden olur. Köylülerden birinin 5 yaşındaki kız çocuğu ortadan kaybolur. Günlerce her yerde çocuk aranır ancak hiçbir yerde bulunamaz.

Bir süre sonra ansızın gece yarısı çocuk evinin kapısını çalar, ailesi çocuğu görünce hayretler içerisinde kalır çünkü saçları kazınmış ve gözleri kör olmuştur. Ayrıca çocuk çok iyi derecede Latince konuşmaya başlamıştır. Bunun doğal yollarla muhtemel olmaması köy halkını dehşete düşürür ve köylüler yaşadıklarını bir bir hatırlar. Son zamanlarda yaşadıkları bu olayların büyüklüğü ve açıklanamaz olması onları buradan gitmeye iter.

Yaşanan bu son olayın ardından köyün 117 hanesi köyden kaçar. Köylülere göre çocuğu cinler kaçırmıştır. Sebebi ise çocuğun ölen babaannesinin büyücü olduğu ve cinlerle bir anlaşma yaparak çocuğu cinlere adak olarak adamış olmasıdır.

Bir başka söylentiye göre de biri köye büyü yapmıştır. Köye giren hayvanların dahi sağ çıkamaması ve ekilen ürünlerin tutmaması bu düşünceleri destekler. Anlatılana göre köye dönemin birinde bir cami imamı girmiş ve konuşma yetisini kaybetmiş bir şekilde Sakarya Büyülü Köy ’den çıkmıştır.

Esrarengiz Mağara (Paranormal Olaylar)

Havran’daki bu mağara ülkemizin en ürkütücü hikayelerine konu olan yerlerinden biri. Büyüklüğüyle dikkat çeken mağaranın etrafının insan kemikleriyle dolu olduğu söyleniyor. Giren koyunlar bir daha çıkmıyor, koyununun peşine giden çoban olursa ondan da haber alınamıyormuş.

Eğmir, Dereören ve Hallaçlar köylüleri, Madra Dağı eteklerinde Kaya Tepe diye anılan bölgede bulunan mağaraların esrarengiz olduğunu, hayvanlarını otlatırken bile mağaraların bulunduğu bölgeden geçmediklerini söylemiş. İçeride ne olduğu tam bir muamma.

Tezveren Baba Türbesi (Esrarengiz Olaylar)

Dolapdere civarında bulunan Tezveren Baba Türbesi, en esrarengiz gizemli mekanlardan biri. Tezveren Baba ise Osmanlı devleti zamanında şehit düşmüş biri. Rivayete göre Tezveren Baba’nın ayakları yokmuş ve takunyaları eline takıp dolaşırmış.

Anlatılan efsanelere göre, türbenin içerisinden bu takunyaların tıkırtıları duyulurmuş. Hatta türbede görevli olan Veda Pehlivan’ın anneannesi hayattayken kendisini direkt olarak gördüğünü söylermiş. Günümüzde ziyaretçiler yanlarında takunya getiriyorlar çünkü Tezveren Baba’nın ibrikle abdest aldığına inanılıyor.

Antik Kent Harput (Korkunç Yaratık – KAMOS)

Elazığ yakınlarında M.Ö. 2000 yıllarından kalıntılar bulunan antik kent Harput’ta Kamos adındaki kötücül bir varlığın yaşadığına inanılıyor. Söylentiye göre tıpkı karabasan hikayesi gibi yalnız başına uyuyan insanların üzerine bütün ağırlığı ile çöker, onların çarpılmalarına bazen de ölmelerine sebep olabilirmiş. Uykuyla uyanıklık arasında olan insan onu hisseder ama kurtulmak için hareket edemezmiş.

Kamos, Harput yörelerinde görülen bir kötücül yaratıktır. Kapos da denir. Kâbuslara ve karabasanlara neden olan kötü ruhtur. Yalnız başına uyuyan insanların üzerine bütün ağırlığı ile çöker, onların çarpılmalarına bazen de ölmelerine sebep olabilirmiş. Geceleri dolaşan bu yaratık anlatımlara göre bazen iriyarı, bazen de cüce görünüşlüdür. Başında daima bir börk taşır. Bir insan bu börkü kapmayı başarırsa elinde börk büyüklüğünde altın kalacağına inanılır.

Zaman zaman kara kedi şeklinde de görülebilen kamosun bastığı kişi, kanının çekilip damarlarının kuruduğunu sanır. Kamos sözcüğünün kabus kelimesinin anlamı ile benzeşmesi dikkat çekicidir.

Türk ve Anadolu halk inancında kâbus cinidir. Geceleri gelip, rüyalarda insanları korkutan ve ruhlarını alan kötücül yaratıktır. İnsanlara korkuyu ve kâbusları o gönderir. Biçimsiz bir varlıktır. İnsanları uykuda yakalayarak götürür. Üzerine çöktüğü insan nefes alamaz. Kedi gibi sessizce gezer. Keçiye benzediği söylenir.

Gün ışığından korkar. Güneş doğunca kımıldayamaz. Bazı görüşlere göre eski Ortadoğu (Moab, Asur) mitolojileriyle de bağlantılıdır ve bu kültürlerde insanları boğarak öldürdüğüne inanılır.

Kastamonu’daki Esrarengiz Türbe (Işık Saçan Türbenin Gizemi)

Müfessir Alaeddin efendi türbesi garip ve gizemli olaylar ile anılmaktadır. Türbenin yakınındaki gecekondulara yol açmak için bir buldozer getirtmişler. ‘Türbeyi yıkıp başka bir yere daha iyisini yaparız’ demişler.

Buldozerin türbeye her yaklaşışında motor durmuş. Aracı bir türlü çalıştıramamışlar. Ardından insan gücünü denemişler. Kazma­larla işe girişmişler. Kazmalar toprağa saplanıp kalmış. Bir türlü çıkarılamamış. zor­layınca da sapları kırılmış. Türbenin civarında geceleri garip ışıklar görülüyormuş. Korkmuş­lar ve işi bırakmışlar…

Daha sonra oraya gidip fotoğraf çeken insanlar bu fotoğraflarda garip ışıklar göründüğünü farketti. Video içerisinde bu fotoğraflar bulunmakktadır.

Büyükada’da Terk Edilmiş Ev (Gizemli Yer)

Büyükada’nın tepelerine, çok ıssız bir yere inşa edilmiş olan Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunda görev yapan Alman generale ait olduğuna inanılan ev kokunç olaylar yaşandığı iddaa edilen bir yer.

Yokuş yukarı fayton yolculuğunun ardından koruluğun içinde uzun bir yol yürüyüp tepeye vardığınızda, harabe haline gelmiş kalıntılar, garip bir bahçe kapısı ve ayakta kalan bir müştemilat çıkıyor karşınıza.

Perili olduğuna inanıldığından yıllardır ada halkı mekandan uzak durmuş. Geceleri çığlık seslerinin yükseldiği bu mekan halen daha gizemini korumakta.

Yedi Kule Zindanları (Tuhaf Seslerin Gizemi)

Geçmiş zamanda zindanlara hapsedilen önemli esirler arasında bir pagan da bulunmaktaymış. Fakat herkes onun Avrupa devletlerinde üst düzey devlet görevlisi ya da casus olduğunu düşünüyormuş. Ve bu yüzden ona türlü işkenceler yaparak konuşturmaya çalışıyorlarmış.

Pagan ise bedenini acıya karşı eğitmiş olduğundan acı hissetmiyormuş. Ve haliyle de ne işkencecilerin istediği itirafları yapıyor ne de acı çektiğini belirten çığlıklar atıyormuş. Her geçen gün dozu artan işkenceye fazla dayanamayan pagan ölmeden önce Latince’ye benzer kelimeler fısıldayarak bir şeyler söylemiş ve öldüğü anda cesedi eriyip gitmiş.

Haberi kulaktan kulağa yayılan paganın zindanda bulunan bütün insanları lanetlediğine inanılıyor. O zamandan beri Yedi Kule Zindanları’nda bazen çığlıkların ve hatta Latince’ye benzer bir lisanda söylenen sözlerin yankılandığı ve o çığlıkların da ruhları zindanlara hapsolmuş işkencecilere ait olduğu söyleniyor.

Dipnot: Pagan Paganizm, kökenleri dünyanın kadim doğa dinlerine uzanan bir inanç biçimi ve bu dinlerin genel adıdır. Bu dinlere mensup kişilere pagan denir. 20. yüzyıldan itibaren paganizm terimi, İbrahimi dinler öncesi eski pagan dinlerinin canlandırılmasıyla yeniden gündeme gelmiştir.

Tarihi Cinli Ahşap Ev (Gizemli Olay – 5sn Ortadan Kayboluyor)

Şehir efsanesi kulaktan kulağa yayıldı, semt sakinleri harabeye dönen tarihi köşkün yanına yaklaşamaz oldu. Üstelik söz konusu köşk, İstanbul’un orta yerinde… İstanbul İncirli caddesindeki bu tarihi ahşap evde 70’li yıllardan beri gizemli olayların yaşandığına dair bir efsane var. İddiaya göre ev beş saniyeliğine ortadan kaybolup tekrar geri geliyormuş. Bazıları bu olaya tanıklık ettiklerini söylese de çoğuna göre asılsız bir iddiadan ibaret. 

Davutlu Köy (Cinli Köy – Karadedeler Olayı)

Lüleburgaz’da bulunan Davutlu Köyü ‘Karadedeler Olayı’nın yaşandığı iddia edilen yer.

Söylentiye göre, 1989 yılının bir gününde köylüler hava karardıktan sonra cini varlıklar görmeye başlarlar. O günden sonra belli bir süre köy halkı evden dışarı adımını atmazlar.

Bu olay gazetelerde yayınlanınca işin aslını öğrenmek için bir gazeteci köye gider. Gazetecei H.B. köylülerle röportaj yapar, herkes de varlıkları gördüğünü iddia eder. Ancak ne var ki 11 gün boyunca sıradışı bir şeye rastlanmaz. Gazeteci, kamerasını 14 yaşındaki bir çocuğa bırakıp köyden ayrılır. Paranormal bir şey olursa çocuk kayıt altına alacaktır.

Üç gün sonra H.B. jandarmalar tarafından göz altına alınır. Sebebine inanamaz. Köydeki üç ayrı evde yedi kişi parçalanarak öldürülmüştür, kamerayı verdiği çocuk da dahil. 3 Şubat 1989’da bir ormanda H.B.’nin giysileri ve not defteri bulunur, kendisinden bir daha haber alınamaz. H.B.’yi sorgulayan jandarma ise yıllar sonra bunalıma girerek intihar eder. Bu köyde yaşanıldığı iddia edilen paranormal olaylar bir filme bile konu oldu.

Büyükada Rum Yetimhanesi (Korkunç Hikaye)

Büyükada’nın Manastır Tepesi’nde yer alan tarihi Büyükada Rum Yetimhanesi, hem olağanüstü manzarası hem de etkileyici hikayesiyle tüyleri diken diken ediyor adeta.

Büyükada Rum Yetimhanesi, Prinkipo Palace Otel olarak inşa edilir ve bir kısmının casino olarak işletilmesi planlanır. Fakat otelin Büyükada’nın ahlakını bozacağını düşünen bir takım kişiler, dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid‘i bu konuda ikna ederler ve II. Abdülhamit de binanın otel olarak işletilmesine müsaade etmez. Bu gelişmeler neticesinde faaliyete geçemeyen yapı, el değiştirmek zorunda kalır..

Binayı satın alan kişi Rum asıllı Eleni Zarifi Hanım’dır. Ancak binanın kamu yararına uygun bir yer olmasından dolayı, Sultan Abdülmecit bir ferman yayınlar ve binayı Balıklı Rum Hastanesi’nde barınan kimsesiz Rum çocuklarına hizmet vermesi için Rum Patrikhanesi himayesine verilmesini buyurur.

Ardından dönemin zengin Rum ailelerinden Andreas Sygngros Vakfı tarafından 15 bin Osmanlı lirası karşılığında yeniden satılan bina, Zarifi ailesinin ve Sultan Abdülmecit’in bağışlarıyla birlikte bu amaçla kullanılır. Kimsesiz çocuklara eğitim verilmeye başlanan bina, uzun bir süre Ruhban okulu olarak da hizmet verir.

Yetimhane olarak hizmet verdiği dönemde Büyükada Rum Yetimhanesinde nedeni bilinmeyen bir yangın meydana gelir. Yangın sırasında bazı çocukların yanarak can verdiği anlatılır. Bir çocuk ise yangından kaçarken bahçedeki su kuyusuna düşer. Yangın sonrasında yapılan aramalarda kimsenin aklına kuyuya bakmak gelmez ve çocuk kuyuda ister istemez ölüme terk edilir. Ada halkı bu olaydan o kadar çok etkilenir ki, bazı geceler yetimhaneden çocuk çığlıkları duyduklarını iddia ederler.

Daha sonra bu büyük ahşap yapıyı görmek için oraya gidenler korkunç olaylar ile karşılaşır.

Özellikle evin içerisindeyken bahçeden gelen çocuk sesine çok takılıyor insanlar. Çünkü bu ses o kadar net ki halüsinasyon olmadığına herkes yemin ediyor. Eve yol olmadığı için evdeki eşyaların çoğu çıkartılmamış, mobilyaların çoğu ve yetim olan Rum çocuklarının kayıt dosyaları, pijama parçaları hala evde durmaktadır.

Hatta salonunda bir piyano bile varmış. Evin dışarısındayken çığlık sesleri akşamları daha belirgin hale geliyormuş. Bu, ada sakinleri tarafından bilindiği için genelde giden olmuyormuş.

Evin bu denli sıkıntılı olmasının sebebi ise, zamanında yetim çocukların orada çok zulüm çektiği,  yangın çıkması sırasında evde oluşan panikte bazı çocukların yanarak öldüğü ama bunlardan en acıklısının bahçeye çıkan bir çocuğun oradaki kuyuya düşüp sesini kimseye duyuramadan orada ölüme terkedilmiş olmasıdır.

Özellikle bahçeden gelen çocuk sesinin sebebi kuyuda ölen çocuk olmasına bağlanıyor.

Olayı yalanlayan kimse yok gibi adada. Faytoncular bile tavsiye etmiyor yakından görülmesini. Aynı zamanda bu bina şu an dünyanın en büyük 2. ahşap yapısı.

Antalya’daki Paranormal Apartman (Gizemi Çözülemeyen Esrarengiz Yer)

Antalya’da 16 dairenin bulunduğu cinli, perili olduğu iddia edilen binadaki daireler ne satılıyor, ne de kiraya verilebiliyor. Yıllar boyunca merak konusu olan bina kimine göre bir yatır üzerine yapılmış, kimine göre ise evde yaşayan bir kız cinnet geçirerek annesini öldürmüştür.

Geçmişte binada oturanlar sabah uyandıklarında kendilerini banyoda yatar vaziyette buluyor, kapılar pencereler nedensiz oynuyor ve  gece yarısından sonra garip sesler duyuyorlarmış. Altında bulunan markette çalışanların dediklerine göre raflardaki ürünler sık sık yer değiştiriyor veya düşüyormuş. Sabah geldiklerinde depodaki kolileri takla atmış şekilde buluyorlarmış.

Dalga geçmek amaçlı amatör kameraları eline alıp binayı ziyarete giden gençlerin farkında olmadan yakaladıkları görüntüler epey ilginç. Videoda sol çatıda bir insan görünüp kaybolmakta bu video da videomuz içerisinde bulunmaktadır. Bu videoyu çekerken fark etmeyen gençler videoyu yükledikten sonra durumu izleyenlerin fark etmesi sonucu görüyorlar.

Hepsi ve daha fazlası videomuzda; Türkiyede yaşanmış korkunç olaylar

00:00 | TÜRKİYE’DE YAŞANMIŞ EN KORKUNÇ OLAYLAR ve GİZEMLİ YERLER
00:59 | Yusuf Ziya Paşa Köşkü (Perili Köşk)
02:31 | 129 No’lu Apartman (Satanist Ayini)
03:18 | Molla Zeyrek Camii (Çığlıkların Yükseldiği Gizemli Yer)
04:16 | Issız Cuma Mezarlığı (Gerçek Cin Hikayeleri)
05:44 | Cemil Molla Köşkü (Lanetli Köşk)
06:13 | Sakarya’daki Büyülü Köy (Azem Büyülü Köy)
06:45 | Esrarengiz Mağara (Paranormal Olaylar)
07:18 | Tezveren Baba Türbesi (Esrarengiz Olaylar)
07:45 | Antik Kent Harput (Korkunç Yaratık – KAMOS)
08:25 | Kastamonu’daki Esrarengiz Türbe (Işık Saçan Türbenin Gizemi)
09:08 | Büyükada’da Terk Edilmiş Ev (Gizemli Yer)
09:54 | Yedi Kule Zindanları (Tuhaf Seslerin Gizemi)
11:05 | Tarihi Cinli Ahşap Ev (Gizemli Olay – 5sn Ortadan Kayboluyor)
11:40 | Davutlu Köy (Cinli Köy – Karadedeler Olayı)
12:50 | Büyükada Rum Yetimhanesi (Korkunç Hikaye)
14:37 | Antalya’daki Paranormal Apartman (Gizemi Çözülemeyen Esrarengiz Yer)

Bakmış’ın daha fazla video izleyin! Son Popüler Videolar:
ZOMBİ VİRÜS SALGINI – BİR BU EKSİKTİ 2020
Zamanda Yolculuk Mümkün Mü? KURAN DA ZAMAN YOLCUSU GİZEMİ!
21 ARALIK TA NE OLACAK? Kehanetler Dünya’nın Sonu
UFOLAR GERÇEK Mİ? İnsan Yapımı Uçan Daireler (Sahte Uzaylı İstilası)
Neuralink Elon Musk’ın Kıyamet Projesi 2020

Bakmış Kanalı Hakkında:

Bakmış içeriklerinde teknoloji ve bilimi en iyi şekilde kullanarak komplo teorileri, gizli bilgiler, ilginç bilgiler ve daha fazlasını tüm okuyucularına ve izleyicilerine ücretsiz şekilde sunmaktadır.

Bakmış en çok merak edilen konuların başında gelen kehanetler ve bu kehanetler hakkındaki araştırmaları, gizemli olayları ve merak edilen arkeoloji çalışmalarını detaylı bir şekilde incelemektedir. Bunun yanında mitler, efsaneler, paranormal olaylar, uzay ve uzay bilimi, antik medeniyetler ve birçok ilgi çekici içeriği başarılı şekilde yapılan araştırmalar ile sunmaktadır.

Sizde gizemli olaylar izlemek ve daha fazla bilgi almak için hemen BAKMIŞ Youtube kanalımıza abone olarak hemen ücretsiz videolarımızdan bildirim alabilirsiniz. Birbirinden farklı kategorilerde onlarca içerik ve video sizleri beklemektedir. Sizlerde tüm bu içerikleri kolayca takip etmek, videoları izlemek ve sevdiklerinizi ile paylaşmak için hemen ücretsiz yerinizi alın, aileye katılın.

Exit mobile version