VIVALDI – FOUR SEASONS: MÜZİĞİN PSİKOLOJİSİ | BİR BESTE DUYGULARA NASIL HİTAP EDER?


Bir müziğin bestesi sayesinde zihninizde görsel imgeler oluşturabileceğini ve bunu yaparken ses oyunları ile geçişleri de duyguları etkin kılacak şekilde bir esinti bırakabileceğini hiç düşünmüş müydünüz? İşte Vivaldi’nin Four Seasons yani Dört Mevsim eseri tam da böyle bir deneyim sunar dinleyicisine. Peki, kimdir Vivaldi ve Four Seasons bestesinde dört farklı mevsimin yaşattığı duyguları müziğiyle aklımızda canlandırabilmeyi nasıl başarmıştır? Gelin bu eseri videonun devamında Vivaldi‘nin yaşam öyküsü ile birlikte inceleyim.

(intro)

Antonio Vivaldi, namı diğer “kızılpapaz”. 1678’de önceleri berber sonra ise başarılı bir kemancı babanın oğlu olarak dünyaya gelen Vivaldi, dini eğitim almasının ardından 1703 yılında papaz olarak atanmıştır fakat daha sonra yetim kız öğrencilere keman dersi vermek üzere keman öğretmeni olmuştur. Ardından bestelediği özellikle konçerto türünde olan eserleri ile bestekar olarak nam salmıştır. Yenilikçi müzik anlayışına sahip olan Vivaldi armonik zıtlıklar yani farklı notaların aynı anda kullanımı sonucu oluşan zıtlığı ve notaları ile özgün bir ritim ve biçim oluşturmuştur. Vivaldi’nin eserleri yaşadığı dönemin etkin sanat akımlarından biri olan barok tarzında oluşturulmuştur.

Portekizce şekilsiz inci anlamına gelen barok terimi özellikle 17 ve 18. yüzyıllar arasında mimari, müzik, resim gibi farklı sanatsal dallarda Batı Avrupa sanatsal üretim tarzına verilen addır. Barok tarzı sanat sadece bahsi geçen tarihlerle sınırlı kalmamış günümüze kadar esintisini ulaştırmıştır. Peki bu sanat anlayışının kalıcılığı yakalamasının hatta bazı eserlerinin yaşayan farklı etnik grup ve sosyal sınıftaki kişiler tarafından ilgiyle karşılanmasının sebebi nedir? Tabii ki bunda üretimi yapılan eserin getirdiği yeni tarzların alımlayıcı üzerindeki bıraktığı hissiyat oldukça etkili olmuştur. Bu sanat akımının ürünlerinden biri de Vivaldi’nin Four Seasons eseridir. Doğanın dinamik yapısını, mevsimlerin geçişini bu mevsimlerin beraberinde getirdiklerini adeta betimleyerek notalarla canlandırmıştı Vivaldi.

Dört mevsimi dört parça halinde anlatan Vivaldi’nin belki de en çok tanınan ve hepimizin farklı türde reklamlardan yahut direkt parçanın kendisini bildiğimiz dört mevsimin “spring”i yani ilkbaharında kemandan çıkan baharı selamlarcasına kuş şakımaları ve doğanın uyanışını tasviren tempolu kısımları… Sonrasında gelen yaz parçasında Vivaldi’nin memleketi İtalya’da bir kuş türü olan üveyik anlamına gelen “tortorella” kelimesi kemanın yaylarına bağlanmış harfler salınırcasına kulağa gelişiyle beraber serinletici yaz yağmuru ve tarlaları vuran bir dolu esintisi… Ve ardından doğanın yavaşça solmaya başladığı dönemi yansıtan sonbaharın getirdiği bağ bozumu ve şenlik sesleri… Ve evet kış, kış deyince aklımıza ilk gelen kavramlardan birisi olan soğuk ve soğuğun getirdiği titremeyi diş gıcırtısı şeklinde canlandıran Vivaldi hepimizin küçüklükten aşina olduğu kar topu oynadıktan sonra ellerimizi kalorifere yaslayıp ısınmamızı da bir nevi yanan odun ateşini simgelercesine dinleyicisine sunuyor.

Mevsimlerin oluşturduğu çağrışımları insanı derinden etkileyecek şekilde sunan Vivaldi başyapıtı ile günümüze kadar gelmeyi başarıyor ancak bu geliş hiç de kolay olmuyor, yaşamının son yıllarında ekonomik sorunlar ve hastalıklarla mücadele eden Vivaldi ateşli bir hastalık sebebiyle 1741’de Viyana’da hayatını kaybetmesinin ardından büyük bir cenaze töreni dahi olmaksızın son yolculuğuna uğurlanıyor ve bu süreçte Vivaldi’nin eserleri büyük ölçüde unutuluyor ama tarih Vivaldi’yi unutmuyor ve 20. yüzyılda yeniden keşfedilmesinin ardından modern dönemdeki önemi ve etkisini ortaya koyuyor. Halen eserleri büyük bir hayran kitlesi tarafından sevilmekte ve icra edilmekte.

Vivaldi bize bu eseriyle gösterdi ki aslında bizler duygularımızı sadece içimizde hissetmekle kalmayız, onları görür ve duyarız. Resimlerin, manzaraların, yaşanmışlıkların ve anların arkasında bizlere hissettirdiği bir ritim ve duygu vardır. Bazen yapmamız gereken aynı Vivaldi gibi gözlerimizi kapatıp doğanın kendi müziğine kulak vermektir.

Böylece bir videonun daha sonuna geldik. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu unutmayın.

Exit mobile version