“Khaos’tu hepsinden önce var olan,
Sonra geniş göğüslü Gaia, Toprak Ana…”
[Hesiodos; Theogonia, ç: Azra Erhat-Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Yayınları]
Hesiodos’a göre, yaratılış, evrenin henüz düzen oluşturmadığı zamanda, sonsuz bir boşluğun kişileştirmesi olan Khaos’la (boşluk) başlar.
Khaos’tan ilk olarak Toprak Ana Gaia,
ardından ölüler ülkesinin en derin yeri Tartaros,
canlıların elini ayağını aşkla çözen Eros,
yeraltı karanlığı Erebos ve
yeryüzünün karanlığı Nyks (Gece) doğar.
Erebos ve Nyks’in birleşmesinden ise dünyayı saran hava tabakasının üstündeki ışıklı gök Aither ve gün ışığını simgeleyen Hemera (Gün,gündüz) oluşur. Nyks (yeryüzünün karanlığı, gece) ile Erebos (yeraltı karanlığı) birleşir ve Tahnatos’u “Ölüm», Hypnos’u “Uyku” ve “Düş” ü doğurur. Altın elma bahçelerini bekleyen Hesperides’leri, Kader tanrıçaları olan Moiraları, İnsanlarda aşırılığı, ölçüsüzlüğü cezalandıran tanrıça Nemesis’i ve kavga tanrıçası Eris’i doğurur.
Evrenin Yaratılışı
Yaratılış miti, Theogonia’da şu sözlerle devam eder:
“Toprak bir varlık yarattı kendine eşit;
Dört bir yanını saran Uranos, yıldızlı Gök’ü,
Mutlu tanrıların sürekli, sağlam yurdunu.
Yüksek dağları yarattı sonra,
Konaklarında tanrıçalar oturan dağları.
Sonra denizi yarattı, ekin vermez denizi,
Azgın dalgalarıyla şişen Pontos’u.
Kimseyle sevişip birleşmeden yaptı bunu.” [Hesiodos; Theogonia, ç: Azra Erhat-Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Yayınları]
Gaia, Khaos’tan sonra meydana gelen, tanrıdan çok dünyayı, yeri ve evrensel bir öğe olarak toprağı simgeleyen kozmik bir varlıktır. Gaia, kendi varlığından ölmezlerin yeri olan ve yıldızlarla bezeli bulunan Uranos (Gök)’ u doğurdu. Ona, yani göğe kendi büyüklüğünü verdi; tamamen kendisini kaplasın, içine alsın diye. Ardından Gaia yüksek dağları, yaratır. Sonra ahenkli dalgaları bulunan Pontos’u “Deniz” meydana getirir. Daha sonra oğulları Uranos ve Pontos’la birleşerek, çok sayıdaki tanrısal varlığın doğmasını sağlar.
İlk Tanrılar Kuşağı
Gaia ve Uranos’un birleşmesinden üç tip varlık ortaya çıkar:
Kyklopslar: Alınlarının ortasında tek bir göze sahip olmaları nedeniyle Tepegöz olarak da anılan bu yaratıklar, güçlü, el becerileri gelişkin, azgın yürekli ve belalı olarak tanımlanırlar. 3 taneydiler.
Hekatonkheirler: Yüz kollu ve elli kafalı bu devler, başı göklere uzanan korkunç yaratıklar olarak tanımlanırlar. 3 taneydiler.
Titanlar ve Titanidler: Gaia ve Uranos’tan doğan, altısı erkek (Okeanos, Koios, Krios, Hyperion, İapetos, Kronos), altısı dişi (Theia, Rheia, Themis, Phoibe, Mnemosyne, Thetis) olan on iki kardeştir.
“Bunlardan sonra Kronos geldi dünyaya,
O art düşünceli tanrı,
En belalısı Toprak oğullarının.
Ve Kronos diş biledi yıldızlı babasına.” [Hesiodos; Theogonia, ç: Azra Erhat-Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Yayınları]
Uranos bu altı çocuğun korkunç gücünden ürktü. Kendisini korkuttukları için onlardan nefret etti. Böylece Uranos, her çocuk doğduğunda, onu annesinden alıp elini kolunu bağlayarak Gaia’nın bağrının, yani toprağın derinliklerine fırlattı. Her çocuk dokuz gün, dokuz gece boyunca düştü. Onuncu günde hükümdarının adıyla anılan bölgeye, Tartaros’a indi. Uranos, yeryüzünün güneş ışığının uzağındaki bu noktasından Yüz Kollularla Kyklopiarı sakladı. Yetkesine yönelik tehdit korkusundan kurtularak, gözleri gururla ve memnuniyetle parladı, sonsuza dek hükmedeceğini sandı. Kocasının davranışları Gaia’yı öfkelendirdi. Çocuklarını özledi. Onlara yaptıklarından Uranos’tan nefret etti. Bununla birlikte duygularını kalbinin derinliklerine gömerek sessizce intikam alabileceği zamanı bekledi.
Yazının devamı için : Yunan Mitolojisinde Evrenin ve Tanrıların Yaratılışı